İsrail'in ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'da hem bu azîz mâbede ve hem de yiğit Filistin milletine karşı işlediği insanlık dışı muameleleri, bugün bir kere daha yaşıyoruz, bir kere daha kalbimiz kan ağlıyor.
Her şey, siyon ve haçlı güçlerinin iş birliği neticesinde Osmanlı Devleti'nin tarih sahnesinden çekilmesiyle başladı. Osmanlı'dan sonra dünya Müslümanları, başsız ve sahipsiz kaldı. Seyyîd Abdülhakim Arvasî ve kıymetli İslâm âlimlerinin hükümleriyle sabittir ki Eshab-ı Kirâm'dan sonra İslâmiyet’e en büyük hizmeti Devlet-i âli Osman yapmıştır.
Kaderin tayin eylediği hizmet nöbetinde daha evvel de Selçuklu Devleti vardı. Selçukoğulları ve Eyyüboğulları Haçlılara karşı Anadolu ve Kudüs'te etten duvar olmuş düşmana geçit vermemişlerdir. Sonra bu nöbeti Osmanlı devraldı ve son ana kadar şanla, şerefle ve Allah rızası için yaptı. Türkler Müslüman olduktan sonra fiilen seyfullah/Allah'ın kılıcı vazifesini deruhte etmişlerdir. Atalarımız, Anadolu'da, Rumeli'de, Bağdat ve dolaylarıyla Kudüs ve çevresinde, Hicaz'da, Kuzey Afrika'da... Allah'ın askerleri olarak şehîd düşmüş, gazi olmuşlardır. İngiliz işgali üzerine Medine-i Münevvere ve Sevgili Peygamberimiz'in -sallallahü aleyhi ve sellem- Kabr-i Saadetlerini Vehhabi ve bedevî aşiretler değil Fahreddin Paşa ve aslanları tarihin en şanlı destanlarından birini yazarak müdafaa etmişlerdir.