Aynanın karşısına geçip kendisiyle mi konuşur, yoksa başını iki
elinin arasına alıp derinden derine düşünür mü bilemeyiz ama
ülkemiz bir kısım aydınlarının kendilerini vicdani kabullerle
hesaba çekmesi şarttır. Aydınlarda yükselen bir nefret dili seyri
görülmekte.
Demokrasi kültüründe tenkit, tamamlayıcı unsurlardan biridir. Ne
var ki aydın zehirlenmesinde tenkit, eleştiri, yerme değil nefret
dili üzerinden husumet ve fikri kan dâvâsı görülmekte. Bunun
siyaset ve medya tarafı hırçınlık ve hazımsızlık; sosyal medya
yansıması ise gayrı insanilik şeklinde tecelli etmekte...
Yeren, tenkit eden kimse, tekliflerini de taşımalıdır. İftira
değil, dedikodu değil, karalama da değil, tenkitle boşaltılan yere
teklifle yeni alternatif değerler ikame edebilmek!
Tenkit, tahlilin söze bürünmüş halidir. Tenkidin berisi
nemelazımcılıksa, aman sendecilikse, memleketi sen mi
kurtaracaksın? boş vermişliğiyse ötesi hasımlıktır, husumettir,
düşmanlıktır. Bu hasımlık, husumet ve düşmanlığa nefret diliyle
varılmak istenmekte. Nefret dili, fikri kan dâvâsının adıdır.
Ötekileştirme, psikolojik lince uğratma, itibarsızlaştırma
çabası.