Sultan Abdülhamid Han, 31 Mart
Vak’asından sonra 27 Nisan 1909’da iktidardan devrilerek ailesinin
bir kısım mensuplarıyla birlikte Selanik’e sürgün
edildi.
Darbeye Selanik’ten gelen 3.
Ordu öncülük ediyordu. Başıbozuk vaziyetteki bu askerlere daha
sonra “Hareket Ordusu” denecektir. Hareket Ordusu’yla cuntanın
lideri Mahmud Şevket Paşa’ydı.
Mahmud Şevket Paşa, bir
Abdülhamid muhalifi değildi. “Muhalif” kelimesi, çok zayıf kalır.
Darbe günlerinde doldurduğu taş plaktaki sesi bugün el altında
mevcuttur. İnternetten ulaşılmaktadır. Bu kayıt, dinlendiğinde
görülmektedir ki gözü dönmüş bir kuduz kişi, Hakan-Halife’ye en
aşağılık kelimelerle sövüp-saymaktadır.
28 Şubat Darbe Cuntası’nın,
nerelerden beslenerek günümüze kadar ulaştığı şuradan
anlaşılmaktaki en hafif sözü “Yıldız’daki baykuuuş!” olan o plak,
ilk defa 28 Şubat’ta ATV’de Ali Kırca’nın programında
yayınlanmıştı. Aynı programda daha sonra sözde Türkçe ezanlar da
yine taş plaktan yayınlanacaktı.
Padişah’ın hal edilerek aile
mensuplarından bir kısmıyla saraydan çıkartılması üzerine 33 yıl
boyunca Hünkârın şahsında devlete hediye gelmiş paha biçilmez
eserler ve Padişah’ın hazırlattığı türlü emtia, eşya, antika,
rütbeli- rütbesiz darbeci serseriler tarafından talan edildi.
Emsalsiz kıymetteki kütüphaneden, altın ve gümüş eşyalara kadar her
şey çalındı. Mahmud Şevket Paşa sürüleri yağma
yapıyordu.
Abdülhamid Han, ta
veliahdlığında ticaretle uğraşıyordu. Bu sebeple ciddi bir servet
kazanmıştı. Bundan dolayıdır ki tahta geçince yekûnu büyük
meblağlar tutan ulufe bahşişini hazineden almayarak kendi cebinden
dağıtmıştı.