Devlet-i ali Osman’da idari
taksimat karye, köy, nahiye, kaza, sancak, vilayet, eyalet
şeklindeydi.
Bugünkü idari taksimatımızda
bunlardan bazıları yoktur. Olmayanlardan biri de nahiye’dir.
Nahiye, Osmanlı Türkiye’sinde köyün biraz büyüğü olan yerleşim
birimidir. Başında bulunan devlet memuruna “nahiye müdürü” denirdi.
Nahiyeler, bir zaman evvel hayatımızdan çıkartıldı.
Bugün Papa davet edilip ayin
tertiplenen BAE-Birleşik Arap Emirlikleri’ni meydana getiren
parçalarla çok Körfez devleti, Osmanlı vaktinde sahilde yer alan
tenha bir nahiye veya ufak bir kaza yani ilçeydi.
Bir geçmişi bulunmayan, dünyada
da bir ağırlığı olmayan ve petrol ve israftan başka bir şey
bilmeyen bu Osmanlı nahiye ve kazası körfez devletlerinden BAE
Veliahd Prensi, birkaç gün evvel çok büyük bir ayıba imza
attı.
Birleşik Arap Emirlikleri, 9
milyon kadar nüfusu olan bir memleket. Bu nüfusun önemli bir kısmı
da dışarıdan çalışmaya gelmiş insanlar.
Katar, Türkiye’ye ne kadar
dostsa, BAE de o kadar soğuk. Bunu derken ismini zikrettiğimiz ve
aşağıda zikredeceğimiz ülkelerin ahalisini tenzih ediyoruz. Orta
Doğu halkları, kısmı azamisiyle bugün de Osmanlıdır. Bundan
dolayıdır ki Haçlı Batı, özel operasyonlar gerçekleştiriyor.
Mısır’ın başına darbe yaptırarak Abdülfettah es-Sisi isminde
kendilerine tam sadık bir askeri getirdiler. Mısır, krallık
değildi. Olsaydı orada da Suudi ve BAE planlarını uygulamaya
koyarlardı. Buralarda istikbalin kralı olan veliahd prensleri
avuçlarının içine aldılar. Mankurtlaştırdılar, Osmanlıya ve evladı
Türklere düşman ettiler. Suudi veliahdı MBS, öylesine sınır tanımaz
oldu ki diğer prensleri bir otele hapsetti, onlardan tahsilat
yaptı, Filistin devlet reisi Mahmud Abbas’ı “bizim, Filistin diye
bir meselemiz yok, İsrail’le anlaşın!” diye azarladı. Bunu yapınca
Siyon/Haçlı, Neocon dünya kendisini parlatmaya koyuldu. Veliahd,
güya reformlar yapıyor, o bu gardırop reformlarını yaptıkça da
ümitlerini güzellik yarışmalarına kadar sündüren Batı, parlatma
yüzdesini çoğaltıyordu. Övgülerle ayakları yerden kesilen 30’lu
yaşlardaki müstakbel kral, muhalefetin m’sine dahi izin vermedi.
Nihayetinde adı Cemal Kaşıkçı Vak’asına karıştı.
Batı güdümüne girmiş
prenslerden biri de BAE Veliahdı “Şeyh Muhammed bin Zayed
el-Nahyan”dır. O da genç. Suudi Veliahdı’ndan geri kalmayı kendine
yakıştırması beklenmemeliydi. Kadınlara araba kullanma izni gibi
küçük işlerle uğraşamazdı.
Hiç sıkılmadan Osmanlıya
“işgalci diyen” bu Veliahd Prens, öyle bir şey yapmalıydı ki dünya
çapında ses getirsin. Dinler Arası Diyalog çetesine maddi yardım
yapmalarına rağmen 15 Temmuz muvaffak olamadığına göre bu işi
üstlerine almalıydılar. Bunun için de Fetullah Gülen gibi Vatikan’a
gidip Papa’nın elini öpmek yerine Papa davet edilmeli, ayağa
çağrılmalıydı.