İki Rus jetinin Suriye üzerinden hava sahamızı yani hükümranlık hakkımızı ihlal etmesi bize iki Alman harp gemisinin, el çabukluğuyla Alman bayrağını indirip bizim bayrağımızı göndere çektikten sonra Karadeniz'e süzülerek çarlık Rusyası sahillerini topa tutmasını hatırlattı. Devleti âli Osman'ın I. Dünya Harbine girmesine sebeb olan tezgâhın işlemesi için düğmeye basıldığı ândı. Düğmeye basıldı, İttihatçı iktidar oyuna gelerek Sultan'a bile haber vermeden devleti, sonunu getirecek bir felâkete sürükledi.
Şüphelerimiz var! Sanki benzer bir tezgâh, bir başka yanımızda yine işlemeye başladı. O zaman Rusya, o iki uğursuz gemiden top ateşine tutulmuştu. Bu defa kendisi iki jetle tahrik etmekte. Aradaki fark ilki, denizden karaya harp gemileriyle olmuştu. Bu defaysa savaş uçaklarıyla havadan havaya olmakta.
Bu iki vak'a arasında bir irtibat mümkün müdür? İki vak'a arasında böyle bir köprü farzedilemese bile arka arkaya bazı tuhaflıkların yaşandığı gerçektir. Tuhaflıkların ilki, "Arap Baharı"yla bir ayda devrilmesi mevzubahis edilen Beşar Esed'in 4 yıl geçtikten, yapmadığı zulüm kalmadıktan sonra kademeli bir şekilde çekilmesinin planlanmasıdır.