Aslında bu siyasi yolculuk, ta
meşruti iktidar arayışının ilk yoklaması olan 1808 Sened-i İttifak
hadisesine kadar dayanır. Devir, II. Mahmud Han devridir. Oğlu
Abdülmecid Han zamanında ilan edilen Tanzimat’la vaziyet, bir
miktar daha çeşitlenecektir. Abdülaziz Han ve V. Murad Han, 1856
Islahat Fermanı ve açılan bazı kurumlarla monarşiye geçişte intikal
dönemi Sultanlarıdır. Abdülhamid Han’la beraber 1876 Anayasası ilan
edilir, devlet hayatı, parlamenter nizama geçer. Bunu 1908’de
eşkıyalıkla ilan edilen II. Meşrutiyetteki çok partili hayat takip
edecektir.
İsmet İnönü’ye kahramanlık
yontmak için ve sanki Amerika, baskıyla yaptırmamış gibi 1945’te
partiler kurulup 1946’da açık oy gizli tasnifle rey kullanılması
ise ilk defa çok partili hayatla demokrasiye başlama olarak
gösterildi. Oysa hakikat yukarıda yazdığımız gibidir. Hürriyet ve
İtilaf ve İttihad ve Terakki Fırkalarının başı çektikleri
Meşrutiyetin siyaset sahnesinde “Amele Fırkası” diye 1960
sonrasındaki İşçi Partisi’nin habercisi sayılabilecek sosyalist
parti bile vardır.
Evet; 1945/46 tarihi Türkiye’de
demokrasi ve çok partili hayatın başladığı değil, yeniden hayata
geçtiği tarihtir. Bunun gibi 1923-46 arasında icazet veya emirle
kurulan Terakkiperver Cumhuriyet ve Serbest Cumhuriyet Fırkalarının
birkaç aylık denemeleri dışında hükûmet yönetim şekli olarak
demokratik hayat yok, sadece devletin idare tarzını ifade eden
Cumhuriyet vardır.