Cizre'de 1 Sırp keskin nişancı yakalandı, 1 Sırp keskin nişancı
öldürüldü. Başbakan Ahmet Davutoğlu, burada çok sayıda yabancı
keskin nişancı tesbit edildiğini açıkladı...
Diğer taraftan Sur, Bostan Caddesi Numara 23'te yalnızca PKK'nın
üst kademe militanlarının değil, bir Rus generalin olduğu da iddia
edilmekte. Bu iddia, adı geçen adresin uzun zamanlardır örgütün
karargâhı olduğu haberine ilave bilgidir.
Bunlar yaşanırken Rusya, hava sahamızı ihlal etmeye devam ediyor.
Rusya ve İran Suriye'de sıkı iş birliği içindeler. İran,
ambargosuzluğun keyfini çıkartmakta. Rusya, muhaliflerle
Türkmenleri havadan vururken İran, karadan saldırıyor.
Rus jetleri, rejim ve İran askerleri Bayır-Bucak başta olmak üzere
Türkmen köylerinde ayakta kalmış binaları da yerle bir etmekteler.
İran ve Nusayri güçleri, enkaza Yavuz'dan intikam aldıklarına dair
yazı bırakmaktalar. İran, Çaldıran'daki, Nusayri'ler
Mercidabık'taki Yavuz Sultan Selim'i unutmayarak dinmez bir kini
asırlarca içlerinde besleyegelmişler. Sırpların I. Murad zamanında
Hacı İlbey'in Sırp Sındığı Zaferini unutmamaları gibi. Bunu
unutmadıkları için 1992-95'te Bosna Savaşı'nda Boşnaklara soykırım
ve zulüm yaptılar. Sırp "sniper"ların bölücü örgütle omuz omuza
asker ve polisimize kurşun sıkmasının iki sebebi var. Birincisini
yazdık; dinî ve tarihî sebep. İkincisi ise PKK'nın kendi militan
kaynaklarının yetmezliği. Acze düştüğü için paralı asker
kullanmakta.
Osmanlı, haçlılarla savaşırken İran, Vatikan ve diğer Avrupa
devletleriyle iş birliği yaparak arkadan vururdu. Asırlar boyu
haçlılar, İran ve Rusya ile çarpıştık. Sarıkamış, bir Rus-Türk
savaşıdır; babalarımızın diliyle "Türk-Moskof muharebesi". İstiklal
Harbi de haçlılara karşı verilen bir millî cihaddı.
Süper güç sıfatını yitiren Rusya, Amerika'nın Suriye'de kendisine
açtığı kapıdan girerek kaybettiğini yakalamanın peşinde. "DAEŞ'le
mücadele edeceğim!" Bahanesiyle geldi, Türkiye ile kavgaya tutuştu.
Uçağını bize bile bile düşürttü. Amerika, Irak'ı İran'a teslim
ettiği gibi, Suriye'yi de Rusya ve İran'a teslim etti. Barack Obama
seçilir seçilmez daha hiç bir icraata imza atmamışken kendisine
"Nobel Barış Ödülü" verilmesinin arkasındaki gizli niyet, bu olsa
gerek. Cenevre Zirvesi'ne gelince. Kara mizah olmasa da dostlar
pazarda görsün kabilinden neticesiz bir oyalanma.