Ve derken 26. Dönem milletvekillerini TBMM'ne göndermek için seçim haftasına girmiş olduk. 1 Kasım pazar günü nüfusumuzun üçte ikisi sandık başına gidecek. Huzur içinde, neş'e ile sandığa gidilebilmesini ve adil, hakkaniyetli ve isabetli bir seçim olmasını temenni ederiz...
Bir kere daha tekrar etmek isteriz ki Reyhanlı'da, Diyarbakır'da,
Suruç'ta, Ankara'da ve diğerlerinden yapılan katliamlarda hedef
esasında Türkiye'nin tâ kendisidir. İktidarda hangi parti olursa
olsun, bu memleket ileri gittiğinde, başı dik olduğunda emperyalist
devletler, derhal harekete geçerek böylesi suikast, sabotaj ve
engellemeler için düğmeye basmaktalar. Mesele, asla bir parti
meselesi değildir. Bu katliamların yüzde yüz aydınlanması da çok
kere mümkün olamamaktadır. Geçmişteki benzer çok vak'a hâlâ
karanlıktadır. Maşa durumundaki beyni yıkanmış canlı bombalarla
teröristlerin tesbiti veya yakalanması faillerin bulunması anlamına
gelmez. Arkada azmettirenler, teşvik edenler, şer ittifakları var.
Asıl faillerin ortaya çıkması Türkiye'nin çok daha güçlü olmasına
bağlı. "Arap Baharı" denen küresel dram, Türkiye'yi bir sıcak harbe
sokup kalkınma ve istikrarını baltalamak için Suriye'de sahneye
kondu. Allahtan ki hükümet, mültecileri aldı fakat harbe girmedi.
Bu defa maksatlarına taşeronlar eliyle sabotaj ve ihanetlerle
ulaşmaya çalıştılar. Bu noktada hangi aidiyetten olursa olsun ortak
paydası Türkiye sevdası olan herkes uyanık olmalıdır. Adı ve
ideolojisi ne olursa olsun her terör örgütü, birliğimizin,
dirliğimizin, kardeşliğimizin düşmanıdır.