Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 21 Mayıs 2017'de yeniden AK
Parti genel başkanlığına seçilmesi öyle anlaşılıyor ki AK Parti ve
daha doğrusu Sn. Erdoğan açısından aynı zamanda seçim başlangıcı da
oldu. Bunun böyle olduğu, partinin başına geçtikten sonra arka
arkaya yaptığı açılış ve toplantılardaki konuşmalarından anlaşıldı.
Bu stratejinin genel başkan dışında kimsenin aklında olmadığı
kanaatindeyiz. Zaten ilk birkaç toplantıdan sonra niyetini açıkça
ifade etmeye başladı. Pazar günkü Antalya toplantısı ve dünkü 16.
kuruluş yıl dönümü kutlamalarında ise partiyi ve teşkilatı iyiden
iyiye seçim havasına soktu. Tabanca ateşlenmiş, maraton
başlamıştır.
Biz eminiz ki Ak Hareketin Lideri, Recep Tayyip Erdoğan, "bugün
benim yerimde Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Kanunî
Sultan Süleyman, Abdülhamid Hânlardan biri olsaydı ne yapar, nasıl
çalışır, ne konuşurlardı?" diye düşünerek yol haritasını tanzim ve
tertip etmektedir. Bu dediklerimiz, herkes için kabulü mümkün
olmayabilir. Ancak; bizim neslin yetiştiği şartların iklimi, bu ruh
hâlini geçmişin tecrübelerinden besler zenginliğe sahiptir.
Seçim çalışmalarını, sandığa 2 ay kala değil de 20 ay önceden
başlatmaya "baskın basanındır" denir. Buna "erken kalkan yol
alır..." da denir.
Akla şu soru gelebilir: "Bugünden 2019 Mart ve Kasımına kadar devam
edecek bir koşuya, Parti de Türkiye de dayanabilir mi?.." Vatandaş
açısından bir ziyan yoktur. Aksine iller, ilçeler hareketlenecek ve
bu da ekonomiye olumlu yansıyacaktır. Bürokrasi ve teşkilata
gelince "at, binicisine göre kişner" demişler. Bütün dizginleri
eline almış yaman süvari koşmakta mahir, koşturmakta ustadır. Diğer
taraftan; bu hızlı tempo hükûmeti, hükûmet yatırımlarıyla partiyi
tetikleyecek ve kazanan yarınlarımız olacaktır...