-Sivas Kongresi’nin teklifi ve Padişah’ın
tasvibiyle 1919 Kasım ayında milletvekili genel seçimleri
yapıldı.
-Meclis-i Meb’usan, seçimlerden sonraki ilk
toplantısını 12 Ocak 1920’de yaptı. Meclis binası Fındıklı’daki
Cemile Sultan Sarayı idi. Bu mekân, bugünkü Mimar Sinan
Üniversitesinin bir kısmıdır.
-Meclis-i Meb’usan, 18 Ocak 1920 günkü oturumda
Sivas ve Erzurum Kongre kararlarıyla da irtibatlı olarak “Ahd-i
Millî” başlığı altında Misak-ı Millî hudutlarını ilan
etti.
-Payitaht İstanbul, 16 Mart 1920’de İngiliz ve
müttefiki İtalyan, Fransız ve Yunan askerî kuvvetleri tarafından
işgal edildi. İşgalciler, Meclis’i bastılar. Meclis-i Meb’usan, 18
Mart günü “emin bir yer bulununcaya kadar” faaliyetlerine ara
verdi. İşgalciler, bazı meb’usları/vekilleri Malta’ya
sürdüler.
-Mustafa Kemal, 19 Mart 1920’de livalara/ illere
bir tamim gönderdi. Buna göre iller, beşer kişilik il temsilcileri
seçerek Ankara’ya yollandılar.
-23 Nisan 1920’de TBMM toplandı. Meclis, illerin
temsilcileriyle Meclis-i Meb’usandan Ankara’ya intikal eden
milletvekillerinden meydana geliyordu. Mevcut, 437 iken istifa gibi
sebeplerle fiili vekil sayısı 337 oldu.
-TBMM, 20 Ocak 1921’de anayasa mahiyetinde 23
maddelik geçici bir Teşkilatı Esasiye Kanununu kabul etti. 1876
Tarihli Kanun-ı Esasi ise esas ve geniş anayasa olarak
yürürlükteydi. Bu iki kanun, 20 Nisan 1924 tarihli Teşkilat-ı
Esasiye Kanununa kadar devam edeceklerdir.
-1 Kasım 1922’de meşruti idareye son
verildi.
Sürekli ölüm tehditleri alan ve İzmit’te linç
edilen (İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson’un büyük dedesi)
gazeteci Ali Kemal gibi linç edileceği söylenen ve daha başka
fenalıklar yapılacağı haberleri de yollanan Vahideddin Han, 17
Kasım 1922’de tekrar dönme niyetiyle yurt dışına çıkmak zorunda
kaldı. Dönemediği gibi 3 Mart 1924’te 155 kişilik hanedan
mensupları da vatanlarından sürüldüler.
-28 Haziran 1923’te seçimlerin yenilenmesine
karar verildi. Bu aynı zamanda Cumhuriyet dönemindeki ilk seçimdi.
Meclis, o güne dek “1. Grup” ve “ 2. Grup” diye iki gruptan meydana
geliyordu. 1. Grup, daha ziyade eski İttihad ve Terakki’nin
mensuplarından oluşan Müdafaa-i Hukuk Grubuydu. Bu grup, 9 Eylül
1923’te CHF, 1935’te CHP olacaktır.
-Muhalefeti temsil efen 2. Grup, Kanun-ı
Esasi’nin amir hükmü olan 3’te 2 çoğunlukla karar alma şartına
riayet edilmeden erken seçim kararı alınıp meclis feshedildiğinden
bunu protesto ederek seçime iştirak etmedi.
-Baskın erken seçim kararı, 1 Nisan’da 1. Grubun
120 oyuyla alınmıştı. Meclis Reisi Mustafa Kemal “Lozan’da çok
taviz veriliyor!” gibi sarsıcı tenkitler yönelten 2. Grup yüzünden
Lozan Andlaşması’nın mecliste tasdik edilmemesinden
kaygılıydı.
-Seçimler, 28 Haziran 1923’te yapıldı. Birkaç
bağımsız ile tek muhalif olan Gümüşhane mebusu Zeki Kadirbeyoğlu
dışında yeni meclisin tamamı 1. Gruptan seçildi.
İstiklal Harbini yapan 1. TBMM, neredeyse
tasfiye edilmişti.
-24 Temmuz 1923’te İsviçre’de Lozan
Muahedenamesi akdedildi.
-Lozan Andlaşması’nın TBMM tarafından tasdik
edilmesinden sonra İngilizlerle diğer işgalci devletler, 6 Ekim
1923’te İstanbul’dan ayrıldılar.
-13 Ekim 1923’te Ankara, Türkiye’nin başşehri
ilan edildi.
-Bu arada Yunus Nadi (Abalıoğlu-Cumhuriyet
gazetesinin kurucusu) riyasetindeki Kanun-ı Esasi Encümeni /Anayasa
Komisyonu, 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanununun 6
maddesinde değişiklik yapmak için çalışıyordu. Bir taslak
hazırlanınca Mustafa Kemal, 28 Ekim akşamında sofra arkadaşlarına
ertesi gün cumhuriyet ilan edileceğini açıkladı.
-Meclis, 29 Ekim 1923 saat 20.00’de toplandı. 6
maddelik değişikliğin ilki Teşkilat-ı Esasiye’nin 1. maddesi idi.
Bu maddedeki değişiklikle cumhuriyet ilan ediliyordu. Ayrıca aynı
maddede devletin dininin İslam ve resmî dilinin Türkçe olduğu
yazılıydı. Diğer değişiklikler, meclis hükûmeti ve işleyişiyle ile
alakalıydı.
-Anayasada yani teşkilat kanununda değişiklik
yapmak vekil sayısının üçte iki ekseriyetiyle/çoğunluğuyla mümkün
olabilecekken bu 43. celsede 264 veya 300’ün üstündeki meb’ustan
sadece 158 meb’us vardı.
Ne ittifak yani oy birliği ne de ekseriyet yani
çoğunluk mevcuttu. 158 reyle rejim değişikliği yapıldı. Olması
gereken sayı ise 176’ydı. Ayrıca rejim değişikliğine gerekçe
hazırlamak için 29 Ekim’den birkaç gün evvel hükûmet istifa etmiş,
hükûmet krizi çıkartılmış, 2. grubun hükûmet kurması da mümkün
olmamıştı. Kriz, değişikliğe mesnet yapılmıştı.
Bunlar yakın tarihtir. Tarih, daha sonraki
övmeler ve yermelerle değişmez. Tarih, doğru bilinmeli ve doğru
anlatılmalıdır.
Bugün devletimizin adı “Türkiye Cumhuriyeti”dir.
Hatta bizim, zaman zaman büyük devletlerle ihtilafı mevzubahis
olduğunda yazdığımız gibi BTC- Büyük Türkiye
Cumhuriyeti’dir.
Yukarıda sıraladığımız olaylar silsilesinde
dikkatten kaçmaması gereken bir taraf vardır. Biz, bu gerçeği
onlarca yıldan beri defalarca dile getirdik. Şimdi aklı başında
olan herkes tarafından da kabul edilmektedir. O da şudur: 29 Ekim
1923’te Cumhuriyet ilanı edilmesi, yeni bir devlet kurmak değil,
var olan devlette idare şeklini değiştirmektir.
29 Ekim 1923’te yapılan budur.
Devlet, Hunlardan beri süregelen Devlet-i ebed
müddettir. Bu devletin bugünkü rejim adı Cumhuriyet, hükûmet etme
şekli de Cumhurbaşkanlığı sistemidir.