El emeği, göz nuru, alınteri... Bunlar ve bunlara benzer mefhumlar, değerli niyet ve mesai verimleridir. Her biri aynı zamanda kendi içinde bir kudsiyet taşır. İzafi olarak karşılıkları konsa da gerçekte kıymetlerine paha biçilmesi zordur.
El emeği, göz nuru, alınteri ve benzerlerinin aksi, fırsatçılık
ve hazırdan yiyiciliktir. Tefecilik ve faizcilik bunların en kötü
örnekleridir. Tefecilik zulmün, canavarlığın başıboş kalmış hâli,
faizcilikse tasma takılmışıdır.
Orta ve küçük işletmelerin, esnafın, tüccarın... kısacası piyasanın
can düşmanı faiz ve faizciliktir. Bu yüzden nice işletmeler ve ona
bağlı olarak aileler dağıldı, hayatlar tükendi. Faiz, ödenmedikçe
katlanarak gider ve borçlunun canı hariç neyi varsa alır. Tefeci,
can da alır. Çünkü, tefeci aynı zamanda mafyadır. Son senelerde
cilalı isimler altında çalışmaktalar.
Türkiye, yüksek enflasyon musibetini mağlup etti. Türk lirasını
altı sıfır taşıma ayıbından da kurtardı. Şimdilerde ise
Cumhurbaşkanı sn Tayyip Erdoğan'ın teşvik ve çağrıları sonucu,
dövizle kiralamaların iptali ve eldeki dövizlerin TL ve altınla
değiştirilmesiyle Türk parası olması gereken şerefli mevkie doğru
gidiyor.
Ancak; faizin de mağlup edilmesi gerekiyor. Beynelmilel emperyalist
çevreler, 15 Temmuz'da hüsrana uğrayınca bu defa döviz ve faizle
Türkiye ekonomisini felç edip muratlarına nail olma peşindeler.
Buna izin vermemeliyiz.
Cumhurbaşkanının dövize karşı çağrısı çok güzel yankı buldu. Ancak
faizde durum farklı. "Faizle mücadelede yalnızım; fakat yalnız
kalsam da savaşmaya devam edeceğim!!!" diyor. Bu mücadele, Recep
Tayyip Erdoğan'ın şahsi mes'elesi değil, bugünümüzün ve
yarınlarımızın ölüm-kalım mes'elesidir. Sn Erdoğan yalnız
bırakılmamalıdır.