11-12 Mayıs tarihleri arasında Sn. Başbakan Binali Yıldırım ile birlikte Londra'daydık. "Somali Konferansı" için gitmiştik. 20 devletin iştirakiyle bir konferans toplanmıştı. Başbakan Yıldırım'ın diğer görüşme ve konuşmaları hakkında basında geniş haberler yer aldığı hâlde asıl gidiş sebebimiz olan "Somali Konferansı" hak ettiği kadar yer tutmadı. Oysa konferansın bizzat düzenlenme sebebi dünyanın dikkatini bu mağdur ve mazlum ülkeye çekmek içindi.
Başbakan Binali Yıldırım, hem konferansta etraflı bir konuşma yaptı ve hem de Türkiye'ye dönerken uçakta konuya dair sorumuz üzerine tafsilatlı bilgi verdi. Londra gibi Batının önemli merkezlerinden birinde Somali'nin, burada yaşayan insanların susuzluk, gıda eksikliği ve terör gibi problemlerine hassasiyet gösterilmesi memnuniyet vericidir. Ne var ki ortada ele gelecek bir karar ve yapılmış ciddi bir yardım veya vaadi yok. Denilenler, dilek ve temennilerden öteye geçmiyor. Hani Türkçe'de "ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar" diye bir söz vardır. Somali için hatta bütün Afrika için bu işi dert edinmiş tek bir memleket vardır o da Türkiye'dir.
Somali 2011 yılında iflas etmişti. Devletin çöktüğü bu yerler, terk edilmiş, unutulmuş ve sanki dünyanın dışına düşmüştü. İliklerine kadar sömürülmüş Afrika'da bir anlamda kıtanın sembolü olarak Somali bu vaziyetteydi. Bir hava meydanı bile yoktu. İşte bu yıl içinde Türkiye, evvela Mogadişu Havaalanı'nı elden geçirdi. Ardından da Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan buraya indi.
Bu ziyaret Başbakanın şahsında bütün Türklerin kalblerinin bir güvercin olup Somalili kardeşlerimize uçmasıydı.