Bu toprakları fetheden ecdât ve istilâlar karşısında vatanı müdafaa ederken can veren şehîdler, mümkün olsa da yerlerinden doğrulup hâlimizi ve şehirlerimizin cadde ve meydanlarındaki manzaraları görseler herhâlde şaşkınlık içinde kalır ve pişmanlıklarını dile getirirlerdi…
İnsan, hiçbir çağda günümüzdeki kadar yalnız olmadı ve hiçbir çağda böylesine sağanak sağanak yıkıcı propagandalara maruz kalmadı, saptıran görüntülere, aldatan filmlere, modaya, kitle oyunlarına mahkûm olmadı. Başıboşluk hürriyet olarak sunuldu. İnsanın hürriyet hakkı suistimal edilir oldu.
“Sosyal medya’’ denen âfet, şimdi bu bozuk gidişatta başı çekmekte. Sosyalliği de medyalığı da kendinden menkul bu faaliyetin, on faydası varsa on bin zararı olmakta. Eskiden birtakım sapıklar, tuvaletlerin iç kapı arkalarıyla duvarlarına iğrenç resimler çizer, duvarlara kirli sözler yazarlardı. Bugün adı geçen sözde medya mecraları, az bir istisna dışında dünkü o helâ manzaralarına dönmüş durumda.
İnternet câzibe ve kolaylığıyla ahlâk avcıları, aile, millî değerler, devlet ve ülke düşmanları, insan zihnini, beşer iradesini esir almış durumdalar. Yayın taarruz...