30 sene boyunca gelip-geçen bütün hükûmetler,
terör örgüt ve örgütlerine karşı âdeta müdafaa mevkiinde
kaldılar.
Ne gün ki “en iyi müdafaa taarruzdur” şaşmaz
kaidesi hatırlandı o zaman terör örgütlerine kan kusturulmaya
başlandı.
Şimdilerde artık terör örgütünün topraklarımıza
saldırması, asker ve sivil vatandaşlarımızı katletmesi beklenmiyor.
Türkiye aleyhine hazırlıklar içinde olan bir terör örgütünün
varlığını haber almak kâfidir. O andan itibaren orası hedef,
oradakiler de düşmandır.
Bilinen bu gerçeği, ne demek istediğimiz net
şekilde anlaşılsın diye tekrarladık:
Şu arz kürede öyle bir yanlış algı mevcut ki
sanki büyük devlet veya süper güç devlet olmak ona layüsellik,
sorgudan muaflık hakkı kazandırmaktadır. Hâlbuki her devlet,
hukukla mukayyettir; hukuka tabidir, hukukun dışına çıkamaz,
çıkarsa meşruiyeti terk etmiş olur. Öyle ki hukukla kayıtlı olmak,
yalnızca barış zamanı için değil savaşta da mevzubahistir. Savaşı
cinayetten ayıran fark, hukuka riayet edip-etmemekle
alakalıdır.
Çeyrek asırdan bu yana psikolojik taktiklerle
zihinlere müthiş bir emperyalist algı yerleştirildi. Buna göre ABD,
Rusya, İngiltere, Fransa ve öbür irili-ufaklı Avrupa devletlerinin
Irak, Suriye ve her İslam memleketine yerleşmesi onların hakkıdır.
Bunda yadırganacak hiçbir taraf yoktur.
Türkiye’ye gelince; Türkiye, ne Irak, ne Suriye,
ne Kıbrıs ne de bir başka Orta Doğu noktasında bulunabilir. Buna
hakkı yoktur. Aksi hâlde gayrı meşru hareket etmiş olur. Hâlbuki
Türkler, ortalama söylemek gerekirse 1200 yıldan beri yani
Malazgirt’ten çok daha önceden başlayarak. Büyük Selçuklu, Horasan
Selçuklu, Irak Selçuklu, Suriye Selçuklu ve Anadolu Selçukluları
olarak bu iklimdedir. Daha yakına gelirsek Yavuz Sultan Selim’in
Merc-i Dabık Zaferi ve Kut’ül Amare Zaferi ile buradayız. Bu
topraklardaki idaremiz, sömürgeci zorbalığın 1920 dayatmasına kadar
sürdü. Kimse unutmasın ki bütün Orta Doğu halkları din
kardeşimizdir. Suriye ve Irak başta olmak üzere bu topraklarda
milyonlarca Türkmen yaşamaktadır. Hafız Esad ve Saddam Hüseyn
zulümlerine rağmen hepsi Türkçe konuşmaktadır.
Bu tarihî, sosyolojik ve kültürel hakikatlere
rağmen ABD’nin sadece Suriye’de 20’ye yakın askerî üssü vardır.
Rusya’nın kara ve deniz üssü, İngiltere, Fransa ve diğer küçük
Batılı devletlerin askerleri mevcuttur.