Başbakan
Ahmet Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerini "tek başına güçlü iktidar
isteyenlerle, koalisyon hükümeti isteyenlerin yarışı!" diye tavsif etti.
Evet; bu böyleydi, fakat adı konmamıştı.
7
Haziran seçim sonuçları Türkiye'yi koalisyona zorladı. Biz ve sn
Cumhurbaşkanı gibi isimler koalisyona karşı olduk. Çünkü koalisyonları
yaşamıştık. O hükümetler, kayıp yıllarımızın sebebiydi. Arkada kalan
seçimlerden sonra ortaklık isteyenlerin en büyük dayanağı Avrupa’ydı;
"koalisyonlar, Avrupa'da yürüyor; bizde niçin yürümesin?" itirazından
öte bir gerekçe gösteremiyorlardı. Halbuki, Avrupa ile biz çok farklı
iklimlere mensubuz. Oralarda başarılı olması bizde de başarılı olmasını
temin edemiyor.
Buna rağmen sn Davutoğlu, bütün iyi
niyetiyle hareket ederek çok partili bir hükümet için çalıştı.
MHP ve
HDP baştan köprüleri attı. CHP, ortak olmak istediği partiye "mazini
inkâr et, yok say, yaptıklarına tövbe et" dercesine dayatmalar getirdi.
Bu da bir kısır döngü getirdi. Zaten bu şartlarda bir koalisyon kurulsa
bile yaşaması muhaldi. Nitekim geçmişte de yaşamamıştı. Bazısı bir kaç
aylık gibi kısa ömürlü oldu. Sık hariciye vekili değiştirmemiz dış
dünyada ciddiyetimize halel getirir olmuştu.