TSK/Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının bir burukluk içinde
olduklarını müşahede ediyoruz. İlk ânda toplumda küçük ve mevziî de
olsa bir öfke sapması oldu. Sanki TSK'nın tamamı darbeye kalkışmış
gibi bir zan yaşandı..
Halbuki gerçek böyle değildi. Gerçeğin böyle olmadığı, hem biz
ekranlara çıkan sorumlu imzalar ve hem de devleti yönetenler
tarafından mükerreren dile getirildi. Nitekim Genelkurmay
Başkanımız sn Hulusi Akar, müjde gibi ferahlatan bir haber vererek
"Ordu, ezici çoğunlukla cuntanın karşısındadır" demişti.
Bunun isbatı bizzat kendisiydi. Darbeci haydutlar, Hulusi Paşa'nın
başına tabanca dayayıp boynuna palaska geçirerek boğmaya hamle
etmelerine rağmen dayattıkları bildiri paçavrasını imzalamayarak
darbeye geçit vermemişti.
Özel Harekât Kuvvetleri Komutanı Zekâi Aksakallı Paşa, hainlere ilk
mağlubiyeti yaşatan komutandı. Yiğit koruması astsubay Ömer
Halisdemir FETÖ'cü hain generali alnından vurarak yere indirmiş,
fakat kendisi de şahadete uçmuştu.
Birinci Ordu Komutanı Org. Ümit Dündar, ihanet kalkışması başlar
başlamaz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak "Sayın
Cumhurbaşkanım, siz meşru Cumhurbaşkanımızsınız. Emrinizdeyiz.
Ankara'ya gitmeyip İstanbul'a geliniz, biz seni koruruz!" diyerek
tarihî bir hizmet yapmıştı.
O akşam Cumhurbaşkanı, İstanbul'a değil de Ankara'ya inseydi belki
şu ân apayrı bir Türkiye'de yaşıyorduk... Bunların misalleri
çoktur. Bildiğimiz kadarıyla kalkışmaya hiç karışmamış ordu ve
birlikler vardır.
15/16 Temmuz Cunta Kalkışması, TSK'ya, MEB'e, Yargıya, Polise ve
hemen her resmî ve sivil kurum, şirket ve cemaate sızmış yabancı
maşası bir ihanet şebekesinin terör vahşetidir.
Vaki isyan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım,
TSK'nın Peygamber Ocağı Mensubu her rütbeden kahraman asker yani
Mehmetcik, kahraman Türk Polisi yani Ahmetcik ile kadını ve
erkeğiyle, genci ve yaşlısıyla asîl ve azîz Türk Milletinin şanlı
direnişi ve karşı darbesiyle yerin dibine batırılmış, darbeci
taşeronlar, mutlak hezimete uğratılmıştır.
Devlet, Millet, Polis ve Asker el ele ve gönül gönüle vermiş olarak
günler boyu uyumayarak, Ezanlar va Salalar eşliğinde millî bir
şahlanış göstermiş ve öndeki çapulcu örgütle onun arkasındaki
korkak ve zalim destekçilerine yani Yedi Düvele karşı savaşarak
galip gelmiştir.
Bu sebeple Kahraman Ordumuzun mensupları, asla ye'se ve alınganlığa
kapılmasınlar. Bu millet, hainle kahramanı ayırdedecek feraset,
basiret ve dürüstlüktedir.
Allah indinde zerrece hayr ve şer zayi olmaz. Bu yolda dökülen tek
damla kan da tek damla ter de indi ilâhide mükâfatını görecektir.
Biz, bu sütunda en az 5 sene evvel askere "Mehmetcik" dediğimiz
gibi Polise de "Ahmetcik" diyelim demiştik. O günlerde adı Ahmet
olan bir polisimiz şahadetiyle yüreklerimizi dağlamıştı.