18, 19 ve 20’nci asır, kayıp yüzyıllarımızdır. Son 300 senemiz, harpler, iç kargaşa ve dayatmalar ve sık sık tekrarlanan tüfekli, kalemli ve akçeli cunta darbeleriyle rüzgârın önündeki şaşkın çınar yaprağı gibi savrulup gitti…
Merhum Turgut Özal, 40 yıl önce "21’inci asır, Türk Asrı olacak" demiş ve "Adriyatik’ten Çin Seddi’ne" diye turkuaz bir ufuk çizmişti. 21’inci asrın başlarında biz de yazı ve konuşmalarımızla OMT-Osmanlı Milletler Topluluğu kavramını gündeme getirmiş ve mevzubahis fikrin kitabını yayınlamıştık. Cumhur İttifakı’nın kurulmasıyla bu birikim, "Türkiye Yüzyılı" adını aldı. 2071 yükseliş şafağımızda Kızılelma kabul edildi. Cumhur İttifakı liderleri Sn. Tayyip Erdoğan ve Sn. Devlet Bahçeli, milleti diri tutma adına Türkiye Yüzyılı sözünü her fırsatta dile getirdiler. Türk Asrı da Türkiye Asrı da Türkiye Yüzyılı da aynı aşkın terennümleridir. Osman Gazi’nin rüyasını yeni baştan görmedir. Yeniden Cihan Devleti olma rüyasını gerçekleştirme sevdâsıdır.
Son 40 yılda, özellikle son çeyrek asırdaki en büyük değişim hamlemiz, bu milletin evlâdlarının Batı karşısında aşağılık duygusundan...