Emperyalist batı, İslâm âlemini sömürmekten doymadı. Petrol, ne felaketmiş meğerse. Tunus'tan Irak'a kadar olan bölgeye "Arap Baharı" vaad edildi. Diktatörlükler yıkılacak, demokrasi ve hürriyet gelecekti. Denilenler olmadığı gibi Orta Doğu ve Kuzey Afrika daha beter karışmış vaziyette:
Tunus'ta turistler bile katledilmekte. İktidarsa cami kapatmayı terörle mücadele için çare görüyor. Libya, darmadağınık vaziyette. Ortada devlet diye bir şey yok. Mısır, cuntacılara teslim edildi. Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve arkadaşlarına idam gömleği giydirilmişken darbeci general Abdülfettah Sisi, batılı başkentlerde ağır misafir muamelesi görmekte. Mısır'ın cunta idaresiyle İsrail, gariban Filistin'e karşı işbirliği halindeler. Yemen'e bir kere daha kıyıldı.
Hemen yanıbaşımızdaki Suriye ise çok kötü vaziyette. Bu ülke beş yıldır iç harp yaşıyor. Beşer Esed'in bir kaç ayda gitmesi beklenirken o günden bugüne iş başında. Güya Suriye'ye de Arap Baharı, yani demokrasi, eşitlik, insan hakları gelecekti. Bir şeyler geldi ama bu gelenler, başka şeylerdi. Dikta daha koyulaştı. Milyonlarca Suriyeli başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere göçmek zorunda kaldı, yüzbinler katledildi. Bugün Baas rejimine karşı kıt imkânlarla mücadele eden Hür Suriye Ordusuna Türkiye'den başka kimse yardım etmiyor.