Rahim Er Türkiye Gazetesi

Vahşi Kapitalizmin Tutsağı Olmak!

Küçükken; o yedili-onlu yaşlarda büyümeyi ne de çok isterdik! Kız çocukları, annelerinin topuklu ayakkabılarını giyer, biz erkekler de sakalımız-bıyığımız ne gün çıkacak...

01 Ocak 2016 | 130 okunma

Küçükken; o yedili-onlu yaşlarda büyümeyi ne de çok isterdik! Kız çocukları, annelerinin topuklu ayakkabılarını giyer, biz erkekler de sakalımız-bıyığımız ne gün çıkacak diye aynaları zorlardık. Mevsimler savruldu; o kız çocukları, anne oldular. Bizler baba olduk. Seneler tükene tükene arkada kaldı. Ömür, bir göz açıp-kapama faslı. Hal bu iken takvimin rumi, şemsi, kameri, hicri, gregoryen, uzak şark cinsinden  olması mutlak hakikati etkilememekte. Sonuçta doğmak, büyümek, yaşlanmak ve ölmek kaçınılmazdır. İşlediklerimizle hesaba çekileceğiz. İnsan, geçici görevli dünyanın izafi zamanından zamansızlığa aday bir eşrefi mahlukattır.


Yılbaşı gecesi çılgınlıklarını hep taaccüple karşılamışımdır. Hele bu sorumsuzluğun ferdi çapı aşıp belediye sahiplenmesinde icrası ne de anlaşılmazdır! Bu ithal hayatlarda o çılgınlıklar, ne için ve kim adına? Kendinden razı olma anlamında ortaya ne konmuştur? Belki en yakın komşularımızdan, belki en yakın akrabalarımızdan,  arz kürenin hemen her köşesine dek  gözyaşları, fukaralıklar, zulümler yaşanırken, her gün en az bir eve şehit ateşleri düşerken bu ülkenin bir kısım vatandaşları devlete ve millete silah doğrultmuş, isyan bayrakları yükseltmişken bu sorumsuzluklar, bu kendinden geçmeler hangi makul sebeplerle izah edilebilir?


Yer yüzünde ürküten sayılarda açlar, yoksullar, kimsesizler var. Hiç bir şey olmasa, her yan ve her yön güllük gülistanlık olsa bile şu Suriyeli mazlum ve mağdur mülteciler; Akdeniz'de boğulan  bebekler, kadınlar, Bayır Bucaklı hürriyet ve istiklal kahramanları, Filistinli mazlumlar, Kırımlı sessizler, Şarki Türkistanlı sahipsizler, güneydoğunun iki ateş arasında kalmış çaresizleri yetmez mi?


Her 31 Aralık Yılbaşı gecesinde çılgınlıklar yaşanmakta. Bu nedir? Hiç düşünüldü mü? Bu, vahşi kapitalizmin  doyulmayan sermaye  köpürtmesidir. Kısa süre sonra da 14 Şubat Sevgililer Günü gelecek. Kazanan yine vahşi kapitalizm  olacaktır. Ardından Anneler Günü, Babalar Günü kutlanacak. İnsanlar tıpkı yılbaşında, aynen Sevgililer Gününde olduğu gibi bu defa da anne ve baba duyguları üzerinden sömürülecekler. O kadar ki düğünler bile, cenazeler bile vahşi kapitalizmin esaretine düştü.  Bazı düğünlerde, bazı cenazelerde gelen çiçek sayısı, tek başına bir düğün masrafını karşılayacak israf bilançosunda olmakta.


Müstemleke siyasetleri sadece  petrol üzerinden güdülmüyor. İnsanın insani duyguları, zaafları, neş'leri, kederleri de sömürülmekte. Çağın vebası vahşi kapitalizm, beyinle kalbi tutsak alarak insanda tefekkür etme, kendini bilerek Allah'ı bilme melekesini budadı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUSUF TEKİN, DOĞRU SÖYLÜYOR!.. 21 Kasım 2024 | 457 Okunma HİPOKRAT ANDI! 19 Kasım 2024 | 75 Okunma KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ 16 Kasım 2024 | 59 Okunma AHISKA 14 Kasım 2024 | 148 Okunma GÖÇ SİYÂSETİMİZ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK 12 Kasım 2024 | 48 Okunma