2-TARİH ŞUURU
Mensubu olduğumuz tarihler, İslâm öncesi Türk tarihi ve İslâm
sonrası Türk tarihi diye ikiye ayrıldığı gibi ayrıca İslâm tarihi
de Sevgili Peygamberimize -aleyhisselam- nübüvvet gelmesi ve
müteakiben Hicretle başlayan tarih ve Peygamberler tarihi diye de
ikiye ayrılır...
İslâm öncesi Türk tarihinde Türkler daima tek tanrıya inanmış,
inanç dünyalarında çok tanrılılık olmamıştır. Bu gerçek, İslâmı
kabullerini kolaylaştıran sebeplerdendir.
Âdem aleyhisselamla başlayan dünya tarihinde başka kavimlerde de
müşahede edilebileceği gibi Türklerin de zaman zaman bir hak
Peygambere tâbi oldukları anlaşılmaktadır. "Türk" kelimesinin Nuh
aleyhisselamın torunu Türk'ten geliyor olması bu kanaati
kuvvetlendirir. Nitekim İslâm âlimleri, kitaplarında Oğuz Han için
"rahmetullahi aleyh" ibaresini kullanmalarını, bu hakanın geçmiş
müellifler tarafından ziyadesiyle methedilmesine bağlamış ve
Müslüman olmasına hüsni zan etmişlerdir.
Biz Türkler, tarih yapmışız, dinimiz İslâmiyeti de emsaline ender
rastlanır biçimde yaşamışız ama tarih yazmakta üşengeç davranmışız.
İslâm tarihi olarak "Peygamberler Tarihi" birçok müellif tarafından
kaleme alınmıştır. Peygamberimizin hayatı Siyer-i nebi de daha çok
bu silsile içinde yer almıştır. Aynı şekilde Aşık Paşa, Hoca
Saadeddin, Lütfi, Naima gibi tarihçiler Osmanlı tarihinde eserler
vermişlerdir. İslam tarihi dilinde menkıbe ağır basar. Osmanlıdaki
ise ekseriya vak'a nüvislerin dönem tarihleridir. Son Osmanlı
tarihçimiz Ahmed Cevdet Paşa'dır. Tarih vadisinde Tezakir, Kısası
Enbiya, Maruzat gibi kıymetli eserleri olduğu gibi Mecelle de hukuk
vadisindeki mümtaz eseridir.
Kuruluşundan kendi yaşadığı devre kadar olan Osmanlı tarihini
Avusturyalı Hammer yazmıştır.
İslâm tarihini yazan Avrupalı tarihçiler de olmuştur. Yeni
zamanlarda bizim tarihçilerimiz onlara atıfla eserler
vermişlerdir.