Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan, 1 Ekim 2018 Pazartesi günü Meclis kürsüsünden yaptığı açış
konuşmasıyla TBMM’nin yeni kanun yapma dönemini başlatmış oldu.
Bu konuşmayla aynı zamanda kendi döneminin hesabını verdi. Yapılanları sayıp döktü, yapılacakları izah etti.
İlk anayasamız olan Kanun-ı Esasi 23 Aralık 1876’da ilan edildikten sonra ilk meclis açış konuşmasını 20 Mart 1877’de Sultan Abdülhamid Han yapmıştı. Türkiye, o gün parlamento hayatına ve kuvvetler ayrılığı sistemine geçiyordu.
O tarihten günümüze 15 devlet reisi vazife yaptı. Bunlardan üçü Padişah, on ikisi Cumhurbaşkanıdır.
Seçimlerin ardından 20 Mart 1877’de çalışmaya başlayan ve Meclis-i Meb’usan ve Meclis-i Ayan’dan meydana gelen ve her ikisine birden Meclis-i Umumi denen parlamento, çift kanatlıydı. Sultan, 20 Haziran 1877’de ülkenin parçalanmasını önlemek için milletvekilleri meclisi olan Meclis-i Mebusanı kapatmak zorunda kaldı. Kanun-ı Esasi yürürlükteydi. Ayrıca adına 1961’den sonra Senato denecek olan Ayan Meclisi de açıktı. Kapatılan meclis 24 Temmuz 1908’de yeniden hizmete başladı. Meclis-i Meb’usan 28 Ocak 1920’de Misak ı Millî’yi kabul ve ilan ettikten sonra 11 Nisan 1920’de işgalci İngiliz askerleri Meclis’i basarak dağıttılar. Meb’uslar, Ankara’ya geçerek kurtuluş hareketine katıldılar. 23 Nisan’da Büyük Millet Meclisi teşkil edildi. Ankara’daki yeni Meclis, 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanununu yaptı. Kanun-ı Esasi ve 1921 geçici anayasası 20 Nisan 1924’te yürürlüğe girecek olan Teşkilat-ı Esasiye Kanununa kadar devam etti. 24 Temmuz 1908’de başlayan II. Meşrutiyet, çok partili siyasi hayat dönemidir. Bu dönem 28 Ekim 1923 Tarihine kadar devam etti.
29 Ekim 1923’te devletin şekli Hükümdarlık idaresinden Cumhuriyet idaresine intikal etti. Demokrasiye, çok partili hayata geçiş ise 1925’teki Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve 1930’da ısmarlama kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası adındaki 6 ay ömürlü partiler dışında 1945’te başlamış, genel seçimler 21 Temmuz 1946’da yapılmıştır. 1923-1946 arası tek partili hayattır.
1920-1961 döneminde Meclis, tek kanatlıdır. 1961’den 1980’e kadar ise senato vardır, meclis çift kanatlıdır. 1920/23’ten 25 Haziran 2018 genel seçimlerine kadar parlamenter sistem hayattaydı. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, 16 Nisan 2017 Anayasa değişikliği halk oylamasıyla kabul edildi. 1923’ten 10 Ağustos 2014’e kadar devlet başkanını TBMM seçmişti. 2007’de yapılan anayasa değişikliği ile halk, Cumhurbaşkanını doğrudan kendi oyu ile seçme hakkına kavuştu.
Devlet başkanına 1923’ten 1961’e kadar “Reis-i Cumhur” 1961’den bugüne Cumhurbaşkanı dendi. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçilmesinden bu yana Devlet başkanına aynı zamanda “Başkan” da denmektedir. Önceki devlet idarelerinde devlet reisinin Padişah, Han, Sultan diye birkaç unvanı vardı.
Kanun-ı Esasiden bugüne birçok darbe ve darbe teşebbüsleri yaşanmıştır. 20 Mayıs 1878’te Ali Suavi, Abdülhamid Han’a karşı darbeye kalkıştı. 23 Ocak 1913’te Enver Paşa ve İttihadçılar, Bab-ı ali’yi basarak kanlı bir şekilde Hükûmeti ele geçirdiler. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 Cunta darbesi, 27 Nisan 2007 e-Muhtırası, 28 Mayıs 2013’te başlayan Gezi kalkışması, 17/25 Aralık 2013 tarihli Yargı darbe teşebbüsü ve 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe ve işgal teşebbüsü ise Cumhuriyet dönemi habis vak’alarıdır.
Ayrıca 1970’lerin ortalarından bu yana ülkeye bir de bölücü örgüt musallat edilmiştir.
Ayrıca Tek Parti döneminde İstiklal Mahkemeleri eliyle kan dökülmüş, benzer haksızlıklar, 1961’de bir Başvekil iki Bakanın sözde mahkeme eliyle asılmasıyla tekrarlanmıştır.
Kanun-ı Esasi’den 1923’e kadar Hükûmet başkanlarına Sadrazam, 1923’ten 1961’e kadar Başvekil, 1961’den Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçinceye kadar Başbakan denmiş Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçtikten sonra da Başbakanlık makam ve unvanı kaldırılmıştır.
Kanun-ı Esasi döneminde 1877/78 Türk Rus Harbi,1897 Türk-Yunan Harbi, 1911’de Libya’da Türk İtalyan Harbi, 1912’de Türk Bulgar Harbi, 1914’ten itibaren İlk Cihan Harbi, Sarıkamış Harekâtı, Çanakkale Müdafaası ve İstiklal Savaşı yaşanmıştır.
1920’de de Cemiyet-i Akvam’a dâhil olduk. 1 Kasım 1922’de Hanedan idaresine son verilerek Osmanlı Hanedanı yurt dışına gönderildi. 3 Mart 1924’te Hilafet, TBMM’nin manevi şahsına dâhil edildi.
1924 Anayasası mer’iyetteyken 1946’da BM’ye, 1949’da Avrupa Konseyine 1952’de NATO’ya girdik. Daha evvel 1950’de BM Gücüne dâhil olarak Türk Ordusu Kore’de unutulmaz zaferlere imza atmıştı. 1959’da ise AB’ye müracaat ettik. Ordumuz, 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkmış ve bunun neticesinde KKTC kurulmuş, 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı ve 20 Ocak 2018’de Afrin Harekâtını yapmış ve Kuzey Suriye’de Fırat Nehri’nin batısında güvenli, huzurlu ve insanca yaşanan bölgeler tesis edilmiştir. Şimdi sıra Fırat’ın doğusundadır. Tam bu esnada ülkemize karşı Trump yönetimi tarafından Ekonomik Savaş ilan edilmiş fakat millî seferberlikle döviz üzerinden yapılan bu saldırılar kırılmış ve kırılmaya devam etmektedir.
TBMM, kırmızı koltuk ve dolgun maaştan ibaret değildir. Böylesine meşakkati bir yoldan gelmektedir. Bu Meclis, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçişten sonraki iş yapacak ilk Meclis’tir. Kendisini büyük iş ve imtihanlar bekliyor.
Önceki dönemde 550 vekil var iken şimdi 600 vekil mevcut. Meclis, kanun yapacak ve icra organını denetleyecektir. Evvela Meclis İç Tüzüğünü ele alacaktır. Sonraki en büyük işi yepyeni, yamasız ve yarasız yeni bir anayasa inşa etmek olmalıdır.
Yeni yapılacak anayasada vekil sayısı ülke nüfusuna nisbetle seçilebilir. Mesela 80 milyonken 800, 90 milyonken 900, 100 milyonken 1000 vekil olmalıdır. Ayrıca vekiller, sabah 9’da çalışmaya başlamalı, 15-18 arası makamlarında vatandaşları dinlemeli, cumartesi ve pazar da kendileri vatandaşa gitmelidir…
Bu konuşmayla aynı zamanda kendi döneminin hesabını verdi. Yapılanları sayıp döktü, yapılacakları izah etti.
İlk anayasamız olan Kanun-ı Esasi 23 Aralık 1876’da ilan edildikten sonra ilk meclis açış konuşmasını 20 Mart 1877’de Sultan Abdülhamid Han yapmıştı. Türkiye, o gün parlamento hayatına ve kuvvetler ayrılığı sistemine geçiyordu.
O tarihten günümüze 15 devlet reisi vazife yaptı. Bunlardan üçü Padişah, on ikisi Cumhurbaşkanıdır.
Seçimlerin ardından 20 Mart 1877’de çalışmaya başlayan ve Meclis-i Meb’usan ve Meclis-i Ayan’dan meydana gelen ve her ikisine birden Meclis-i Umumi denen parlamento, çift kanatlıydı. Sultan, 20 Haziran 1877’de ülkenin parçalanmasını önlemek için milletvekilleri meclisi olan Meclis-i Mebusanı kapatmak zorunda kaldı. Kanun-ı Esasi yürürlükteydi. Ayrıca adına 1961’den sonra Senato denecek olan Ayan Meclisi de açıktı. Kapatılan meclis 24 Temmuz 1908’de yeniden hizmete başladı. Meclis-i Meb’usan 28 Ocak 1920’de Misak ı Millî’yi kabul ve ilan ettikten sonra 11 Nisan 1920’de işgalci İngiliz askerleri Meclis’i basarak dağıttılar. Meb’uslar, Ankara’ya geçerek kurtuluş hareketine katıldılar. 23 Nisan’da Büyük Millet Meclisi teşkil edildi. Ankara’daki yeni Meclis, 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanununu yaptı. Kanun-ı Esasi ve 1921 geçici anayasası 20 Nisan 1924’te yürürlüğe girecek olan Teşkilat-ı Esasiye Kanununa kadar devam etti. 24 Temmuz 1908’de başlayan II. Meşrutiyet, çok partili siyasi hayat dönemidir. Bu dönem 28 Ekim 1923 Tarihine kadar devam etti.
29 Ekim 1923’te devletin şekli Hükümdarlık idaresinden Cumhuriyet idaresine intikal etti. Demokrasiye, çok partili hayata geçiş ise 1925’teki Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve 1930’da ısmarlama kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası adındaki 6 ay ömürlü partiler dışında 1945’te başlamış, genel seçimler 21 Temmuz 1946’da yapılmıştır. 1923-1946 arası tek partili hayattır.
1920-1961 döneminde Meclis, tek kanatlıdır. 1961’den 1980’e kadar ise senato vardır, meclis çift kanatlıdır. 1920/23’ten 25 Haziran 2018 genel seçimlerine kadar parlamenter sistem hayattaydı. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, 16 Nisan 2017 Anayasa değişikliği halk oylamasıyla kabul edildi. 1923’ten 10 Ağustos 2014’e kadar devlet başkanını TBMM seçmişti. 2007’de yapılan anayasa değişikliği ile halk, Cumhurbaşkanını doğrudan kendi oyu ile seçme hakkına kavuştu.
Devlet başkanına 1923’ten 1961’e kadar “Reis-i Cumhur” 1961’den bugüne Cumhurbaşkanı dendi. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçilmesinden bu yana Devlet başkanına aynı zamanda “Başkan” da denmektedir. Önceki devlet idarelerinde devlet reisinin Padişah, Han, Sultan diye birkaç unvanı vardı.
Kanun-ı Esasiden bugüne birçok darbe ve darbe teşebbüsleri yaşanmıştır. 20 Mayıs 1878’te Ali Suavi, Abdülhamid Han’a karşı darbeye kalkıştı. 23 Ocak 1913’te Enver Paşa ve İttihadçılar, Bab-ı ali’yi basarak kanlı bir şekilde Hükûmeti ele geçirdiler. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 Cunta darbesi, 27 Nisan 2007 e-Muhtırası, 28 Mayıs 2013’te başlayan Gezi kalkışması, 17/25 Aralık 2013 tarihli Yargı darbe teşebbüsü ve 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe ve işgal teşebbüsü ise Cumhuriyet dönemi habis vak’alarıdır.
Ayrıca 1970’lerin ortalarından bu yana ülkeye bir de bölücü örgüt musallat edilmiştir.
Ayrıca Tek Parti döneminde İstiklal Mahkemeleri eliyle kan dökülmüş, benzer haksızlıklar, 1961’de bir Başvekil iki Bakanın sözde mahkeme eliyle asılmasıyla tekrarlanmıştır.
Kanun-ı Esasi’den 1923’e kadar Hükûmet başkanlarına Sadrazam, 1923’ten 1961’e kadar Başvekil, 1961’den Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçinceye kadar Başbakan denmiş Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçtikten sonra da Başbakanlık makam ve unvanı kaldırılmıştır.
Kanun-ı Esasi döneminde 1877/78 Türk Rus Harbi,1897 Türk-Yunan Harbi, 1911’de Libya’da Türk İtalyan Harbi, 1912’de Türk Bulgar Harbi, 1914’ten itibaren İlk Cihan Harbi, Sarıkamış Harekâtı, Çanakkale Müdafaası ve İstiklal Savaşı yaşanmıştır.
1920’de de Cemiyet-i Akvam’a dâhil olduk. 1 Kasım 1922’de Hanedan idaresine son verilerek Osmanlı Hanedanı yurt dışına gönderildi. 3 Mart 1924’te Hilafet, TBMM’nin manevi şahsına dâhil edildi.
1924 Anayasası mer’iyetteyken 1946’da BM’ye, 1949’da Avrupa Konseyine 1952’de NATO’ya girdik. Daha evvel 1950’de BM Gücüne dâhil olarak Türk Ordusu Kore’de unutulmaz zaferlere imza atmıştı. 1959’da ise AB’ye müracaat ettik. Ordumuz, 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkmış ve bunun neticesinde KKTC kurulmuş, 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı ve 20 Ocak 2018’de Afrin Harekâtını yapmış ve Kuzey Suriye’de Fırat Nehri’nin batısında güvenli, huzurlu ve insanca yaşanan bölgeler tesis edilmiştir. Şimdi sıra Fırat’ın doğusundadır. Tam bu esnada ülkemize karşı Trump yönetimi tarafından Ekonomik Savaş ilan edilmiş fakat millî seferberlikle döviz üzerinden yapılan bu saldırılar kırılmış ve kırılmaya devam etmektedir.
TBMM, kırmızı koltuk ve dolgun maaştan ibaret değildir. Böylesine meşakkati bir yoldan gelmektedir. Bu Meclis, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçişten sonraki iş yapacak ilk Meclis’tir. Kendisini büyük iş ve imtihanlar bekliyor.
Önceki dönemde 550 vekil var iken şimdi 600 vekil mevcut. Meclis, kanun yapacak ve icra organını denetleyecektir. Evvela Meclis İç Tüzüğünü ele alacaktır. Sonraki en büyük işi yepyeni, yamasız ve yarasız yeni bir anayasa inşa etmek olmalıdır.
Yeni yapılacak anayasada vekil sayısı ülke nüfusuna nisbetle seçilebilir. Mesela 80 milyonken 800, 90 milyonken 900, 100 milyonken 1000 vekil olmalıdır. Ayrıca vekiller, sabah 9’da çalışmaya başlamalı, 15-18 arası makamlarında vatandaşları dinlemeli, cumartesi ve pazar da kendileri vatandaşa gitmelidir…