Su, Kur’ân-ı kerîmde birçok âyette geçmektedir. Son bin yıllık medeniyetimizin en esaslı eserlerinden biri atalarımızın yaptıkları sebillerdir. Onların en namlısı da Sultan Ahmed Çeşmesi olsa gerek. Sebiller, su anıtlarımızdır. Yüzyıllar içinde estetiğiyle göze, musluklarından akan suyun lezzetiyle damağa, o suyun içilmesiyle de vücuda fayda temin etmişlerdir.
Âlem-i kübra; büyük âlem denen dünyanın üçte ikisi su olduğu gibi âlem-i suğra, küçük âlem denen insan vücudunun üçte ikisi de sudur. Su, o kadar mühimdir ki bu ehemmiyeti “su hayattır” ibaresi en güzel şekilde ifade etmektedir.
Su ve israf kelimeleri çokça birlikte kullanılır. Öyle ki Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- bir ırmaktan dahi abdest alırken suyun israf edilmemesini ikaz buyurmuşlardır. Bir abdestte kullanılan su ile bir ırmağa bir şey olmaz ama o savurganlık, sahibinde alışkanlık yapar.