-Amerika’nın kuzey Suriye’deki
askerî gücü azalırken Türkiye’nin kaygılarını anlamak.
Cümlenin “acaba?” dedirtmesi
orada kalsın. Biz, çok daha ilginç bir başka tuhaf tesadüfe dikkat
çekeceğiz. Özel temsilci, Cenevre’deki Suriye toplantısına giderken
iki günlüğüne uğradığı Ankara’dayken Türk umumi efkârı, Donald
Trump’ın temmuz ayında Türkiye’ye geleceğini öğrendi. Haberi
öğrenen vatandaşlar da eminiz ki dudak bükmüşlerdir. Tesadüfler
dikkat çekicidir. James Jeffrey ve arkadaşları Ankara’dayken, Sn.
Trump’ın Türkiye’yi ziyaret edeceği açıklanıyordu. Aynı saatlerin
içinde Venezuela’da “diktatör” denen Devlet Başkanı Nicolas
Maduro’ya karşı ikinci kere yapılan darbe teşebbüsü de başarısız
oluyordu. Kolombiya ve İspanya’nın antrenörlüğünde, Amerika’nın
teknik direktörlüğünde icra edilen bu darbe teşebbüsü, hedefine
ulaşamayınca Amerikan makamları, Venezuela’ya askerî harekât
düzenleme ihtimalinin yüksek olduğunu açıkladılar. Bu açıklama da
nasıl bir tesadüf ki yukarıda sözünü ettiğimiz vakit ve
kararlaştırılmış ziyaret haberleriyle çakışıyordu. Üstelik bütün
bunlar Sn. Erdoğan’ın Sn. Trump’la yaptığı telefon görüşmesinden
bir gün sonra ve “F-35 mevzuunda Türkiye’ye dayatma yapılıyor!”
konuşması üzerine oluyordu.
Venezuela’daki darbe teşebbüsü,
bizi şu bakımlardan ilgilendirmektedir. Bir kere Maduro ne kadar
hatalı olsa da bir Türkiye ve Filistin dostudur. İkincisi, seçimle
işbaşına gelmiş bir siyasetçi, diğer devletlerden tayin edilen
sözde devlet başkanı eliyle devrilmek istenmektedir. Üçüncü sebep
ise bizi daha çok alakadar etmektedir.