Böyle bir kontratın hukuk tarihindeki adı "ictimai mukavele"dir.
Devletin vatandaşla yaptığı mutabakattır. AK Parti'nin "Yeni
Türkiye Sözleşmesi" şu safhada bir vaaddir. Mukavele, bu vaadi,
taahhüdü yapan partinin tek başına iktidar olmasıyla hayat
bulacaktır. Biraz daha açmak icap ederse; AK Parti genel başkanı,
partisi adına 100 maddelik bir taahhütte bulunarak tek taraflı ve
iltizami/bağlayıcı bir irade beyanıyla bunu imzalamış oldu.
Vatandaşın 7 Haziran günü bu parti lehine oyunu kullandıktan sonra
deftere imza atması da onun kabul yönünde irade beyanı olacaktır.
Böylece sözleşme, taslak olmaktan çıkıp hukuki metin haline
gelecektir. AK Parti'ye oy vermeyenlerin durumu ne olacak?
Sorusunun cevabı ise şöyledir; demokratik sistemde kazanan
çoğunluğun takdirine rıza gösterilir...
Metni tahlil etmeden bir hakkı teslim etmek gerektiği
kanaatindeyiz:
Sn Ahmet Davutoğlu, başbakanlıkta daha bir yılı bile doldurmuş
değil. Buna rağmen ülkesinin menfaati öyle icap ettirdiği için
seçim beyannamesinde başkanlık sisteminin gerekçesini bizzat kaleme
almıştır. Başbakanlığı bırakıp başkan yardımcılığına razı olmakta.
Bu bir feragati nefstir. Geçmiş başbakanların Çankaya'ya çıkması
üzerine yerlerine gelen başbakanlarla nasıl ihtilafa düştükleri
henüz hafızalarda tazedir...