İngiltere’yi ayakta kollarını açmış birine benzetirsek, bu
İngiltere'nin sağ kolu Yeni Zelanda’yı, sol kolu Kanada’yı
kavramaktadır.
Kanada gibi, Avustralya gibi Yeni Zelanda da bir "Genel
Valilik"tir. Buralarda reisi cumhur gibi bir adla devlet başkanı
yok. İngiliz hükümranlığını temsil eden kraliçe nâmına bir umumi
vali var. Şu hâlde bu sayılan ülkeler birer umumi vilayet yahut
eyalet veya imparatorluk lisanıyla memaliki şâhanenin birer
parçasıdır. Batılı sömürgeciler, Güneydoğu Asya ülke ve adalarını
"biz olmasak Çinliler, Japonlar sizi yerler!" korkusuyla
uysallaştırıp talan etmişler.
Yeni Zelanda, iki adadan mürekkep. Nüfus 4 milyondan az fazla.
Başşehir Wellington, kuzeydeki adanın güneyindeki körfezde yer
alır. 348 küsur bin nüfusludur. Evler yamaçlarda ağaçlar içinde ve
tek veya iki katlı. Şehir merkezindeki yüksek binalarsa
işyerleridir. Ortalama ömür, erkeklerde 80, kadınlarda 83. Bu
demektir ki bizden 10 yıl fazla yaşıyorlar. Mevzubahis yer, bir
ziraat ve hayvancılık memleketi. Enflasyon yüzde 0.1, nüfus artış
hızı ise yüzde 0.9'dur. Kişi başına millî gelir 36.964 Amerikan
doları. Dış borcu olan bir ülkedir.
Yeni Zelanda'ya İstanbul, Ankara, Karaçi, Cakarta, Melbourne,
Welligton güzergâhıyla net uçuş olarak 23.5 saatte ulaşılabilmekte.
Süre, molalar eklendiğinde 30 saate yakın tutmaktadır.
İngiltere, I. Dünya Harbi'nde Avustralya ve Yeni Zelanda'dan asker
devşirerek Çanakkale’ye sevk etmişti. Bu iki devlet, askerinin
müşterek adı "Anzak"tır. Diğer taraftan aynı İngiltere,
Hindistan'dan da asker sevk etmişti. Mehmet Akif'in "Çanakkale
Destanı"nda "Kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne belâ!"
dedikleri bunlardır.
Bir düşünmeli ki ileri teknoloji devrinde uçakla 30 saatte
varılabilen bir mesafeye İngilizler, hükmettikleri ve söz ve tercih
hakkı bırakmadıkları bu insanları gemilere doldurarak ayları bulan
deniz yolculuğuyla Çanakkale’ye vatanımızı işgale getirdiler.
Ölecekse soylu İngiliz değil, bu emirkulları ölsündü. Sorgulama
yapan Yeni Zelandalılar "İngilizler bizi neden oralara götürdüler?"
demekten kendilerini alamıyorlar. Anlaşılan o ki İngiltere,
toprağın ayakları altından kaydığını farketmiştir. Cihan Devleti
olma imtiyazı, elinden kaçmaktadır. Bu sebeple her yolu denemeyi
meşru addetmişti. Nitekim II. Dünya Harbi'nden sonra korktuğu
başına gelmiş, kendisi süper güçlükten düşerken eski sömürgesi
Amerika, onun yerine geçmiştir.