İsmi gibi yıldırım tabiatlı olan Yıldırım Bayezıd Han, 28 Temmuz 1402’de Ankara’da cereyan eden meydan muharebesinde Timur Güregen’e karşı ağır bir mağlubiyet aldı. Esir oldu. Devlet, "fetret" denen bir kargaşa dönemi yaşadı. Şöyle bir fikir yürütmek mümkündür: Belki de böyle bir mağlubiyet yaşanmasaydı Devletin o sür’atli yükselişiyle sadece Konstantiniyye değil, Roma da fethedilecek ve Vatikan ve Papalık Osmanlı hâkimiyetinde olduğundan Papa’nın güdümündeki İspanyol Krallığı, Endülüs’ü yıkamayacak, Müslümanları kazıyıp gönderemeyecekti…
İki büyük Türk Devlet Reisi Yıldırım Han’la Timur Han’ı karşı karşıya getiren esas sebep cihangirlik gâyeleridir. Fiilî vaziyet farklıdır. Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yusuf ve Celayirli Hükümdarı Sultan Ahmed, Timur’dan kaçıp Yıldırım’a sığındılar. Erzincan Beyi Mutahharten de vergi vermemek için Yıldırım’dan kaçıp Timur’a sığındı.
Bu ilticalar üzerine karşılıklı elçiler gidip geldiyse de gergin hava yumuşamadı. Üstüne üstlük Yıldırım Bayezıd Han, Timur Han’a ağır mektuplar yazdı. Hakaretler yenir-yutulur gibi değildi. Netice...