19'uncu asrın ortalarında Cumhuriyetin eşiği Tanzimat’la başlayan bozulma, II. Meşrutiyet ve devamı olarak Erken Cumhuriyet’te hız kazandı. Bir asır sonra günümüze gelindiğinde ise bozulma, çürümeye dönüşerek zirve yaptı… Bunları görmek, dünden bugüne tesbit ve tahlil etmek, üzerine konuşmak kaçınılmaz mecburiyettir. Bu hâdise, şeksiz ve şüphesiz olarak bir millî güvenlik ve uzun vâdede devlet ve millet olarak var olma ve yok olma mes’elemizdir. Hiçbir felâket “geliyorum!” demez.
II. Meşrutiyet’le gündem olan muasırlaşma, Garplılaşma, İslamlaşma tezleri, Erken Cumhuriyet’te önce ölçü-sınır tanımaz bir inkılaplar zinciriyle Avrupalılaşma ve 20’nci asrın ortalarından itibaren Amerikanlaşmaya dönüştü. Bu arada laiklik göz ardı edilemez. Laiklik, batılı anlamda hakem rolü oynayan bir tarafsızlık olarak değil Tek Parti istibdadında ve 27 Mayıs’la başlayıp 28 Şubat’la devam eden faşist darbelerinde topluma İslâm’a mukabil olarak dayatıldı. Dolayısıyla Garplılaşma, Avrupalılaşma, Amerikanlaşma, zenginleşme vs. olduysa da İslamlaşma ve İslâm ahlâkı ağır yaralar aldı.
Bugün bozulma, kişi, aile, cemiyet, her türlüsüyle medya, ülke, olarak...