Dün 12 Eylül 1980'in yıldönümüydü. Bundan tam 36 yıl önce bu ülkenin tepesine balyoz indi. Alçak, kanlı, acımasız ve haysiyetsiz bir askerî darbe oldu. Ben daha doğmamıştım...
***
O konjonktürde bir genç olarak yaşamadığıma da şükrediyorum. Böyle
bir rezil dönemi hangi konumda olursa olsun yaşadığımı tahayyül
ettiğim an bile içim nefretle doluyor...
***
Ne olursa olsun, 12 Eylül'den hiçbir zarar görmemiş insanların dahi
12 Eylül'e şahit olmuş olmakla birlikte bambaşka bir varlık haline
geldiklerini düşünüyorum. Bu toplumun ruhuna toplu tecavüzdür 12
Eylül...
***
12 Eylül, daha önceki darbeler gibi belli siyasal bir gruba
dayanmayan, tüm siyasal gruplara derecesi değişmekle birlikte
zulmeden, herkese ama herkese bu ülkenin gerçek sahibinin kim
olduğunu gösteren bir darbeydi...
***
Öte yandan 12 Eylül'ün toplu zalimliği sözde herkes tarafından
paylaşılan çok sahte bir 12 Eylül ve Kenan Evren düşmanlığı da
yarattı. Şimdi de bu salak zihniyetin yeni sol sürümleri karşımıza
çıkıyor...
Bizim kuşak bu riyakâr 12 Eylül küfürnameleriyle büyüdü. 12 Eylül
bahanesi bir kuşak Türkiye yurttaşının kendi dünyalarının
sahteliğini kamufle etme aracı olarak kullanıldı...
***
"12 Eylül yüzünden engellendik yoksa devrim yapacaktık ya da
iktidar olacaktık" laflarıyla sağda ve solda kendini kandıran
zavallı bir kuşak oluştu bu darbe yüzünden. Bizim kuşakların
depolitizasyon ortamında yetiştirildiği standart bir 12 Eylül
geyiğiydi. 12 Eylül darbecileri bunu bilinçli yapmıştı, gençleri
politikadan soğutmuştu, onları "test ve tost çocuğu"
yapmıştı...
***