15 Temmuz vahşetini yaratan FETÖ çılgınlığına karşı Türkiye toplumu yekvücut hale geldi ve bu beni çok sevindiriyor. Türk medyası da bu yekvücut oluş halini büyük oranda paylaşıyor. Öte yandan Batı medyası rezil halde. Eski Türkiye'nin sahte liberallerinin hali ise rezaletin de ötesinde. "Erdoğan bu darbeyi kendi planladı ve uyguladı" gibi ancak zırdelilerin söyleyeceği yalanları kasten ifade etmekten çekinmiyorlar. Kendisi de epey bir süredir Erdoğan'ın kuvvetli muhalifi olduğu halde bu delirmiş koroya Batı'da direnen ve 15 Temmuz'un Gülen'in operasyonu olduğunu ifade eden şu an tek isim var. O da Mustafa Akyol..
***
Mustafa ile o dehşetin yaşandığı gecenin sabahında konuştuk ve Mustafa, Gülen'e çok öfkeliydi. Erdoğan'ın Gülen konusunda haklı çıktığını söylüyordu. Gerçek bir demokrat gibi darbe karşısında asla bahaneler uydurmuyordu. Erdoğan muhalifi olduğu halde Gülenist darbe karşısında Erdoğan'ın yanındaydı. Sonra bu gerçeği 2 kez NY Times'a ve Al Monitor'a da yazdı ve CNN'de Fareed Zakaria'ya anlattı. ABD'nin Gülen'i iade etmesi gerektiğini ifade etti.
***
Şu an Batı medyasında 15 Temmuz Gülen vahşeti gerçeğini tek anlatabilen kişi Mustafa Akyol'dur. 15 Temmuz öncesi bir insanın siyasal konumu ne olursa olsun o vahşet gecesinden itibaren hepimiz bir bütün olmak zorundayız. Artık ayrılıklarımızı paranteze alalım ve hep birlikte ülkemizi işgale kalkışan çeteye karşı mücadele edelim... Akyol'un yazdıklarından alıntılarım aşağıda...
***
Son darbe girişiminin de gösterdiği gibi bazı komplolar hayali değil, gerçektir. Üstelik son birkaç gündür yaşananlar Gülen cemaati meselesinin yalnızca gerçek değil aynı zamanda da ölümcül bir tehlike olduğunu kanıtlıyor.
***
Meselenin özeti: Gülen hareketine mensup binlerce, belki yüz binlerce kişi Fetullah Gülen'in ilahi mesajlar alan yanılmaz bir lider olduğuna inanıyor. Cemaatin iç halkasının Fetullah Gülen'i "seçilmiş kişi" yani Mehdi olarak gördüğünü grubun önde gelen üyelerinden birinden ben bizzat duydum. Hareket içindeki sıkı bağ ve koşulsuz itaat, bu inançtan kaynaklanıyor. Dolayısıyla hareket içinde Gülen'e karşı en ufak bir muhalefete hatta eleştiriye bile yer yok...
***
Gülen hareketinin bir karanlık yüzü olduğu çok açık: Devlet içindeki gizli örgütlenme, devleti ele geçirmek için yıllardır sessizce sürdürdükleri proje... Bu karanlık yüzü, bir buçuk yıl önce Al-Monitor için eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'yla yaptığım söyleşide de aktarmıştım. Gülencilerin 2010'dan itibaren polis gücüne nasıl sızdığını anlatan kitabı yüzünden düzmece suçlamalarla hapse atılan Avcı, cemaat üyelerinin devlet sırlarını ele geçirmek, yasa dışı dinlemeler yapmak ve sahte belge üretmek gibi pek çok suç işlediğini anlatıyordu.