12 Nisan 2007 darbeye hazırlık toplantısında Yaşar Büyükanıt ile
Emin Çölaşan arasındaki utanç verici diyalog şu şekildeydi...
- Belli adayların isimleri dolaşıyor ortalıkta...
- Nasıl Emin Bey...
- Efendim, belli adayların isimleri dolaşıyor ortalıkta
cumhurbaşkanlığına aday olacağı söylenen bazı kimseler var hele
biri ön planda onlardan geçiyor sizin bu tanımınıza onlar uyuyorlar
mı?
- Şimdi ben şunu istirham edeceğim ben kişiler bazında konuşmam.
Sonuçlandığı zaman ancak değerlendirilir; sonuçlanmadan bu konuda
yorum yapmam sanıyorum doğru olmaz kusura bakmayın.
- Estağfurullah efendim. Sağolun...
***
Genelkurmay Başkanı sözünü söylemiş, ertesi günkü gazetelere
manşeti atmıştı... Başka manşet çıksın istemiyordu ve tansiyon
artık gün gün yükseliyordu...
14 Nisan geldiğinde yani 27 Nisan darbe teşebbüsüne 13 gün kala;
Türkiye gözünü Ankara'nın Tandoğan Meydanı'na çevirdi...
Her şey planlıydı... Hürriyet gazetesi mitingin ertesi günü
sürmanşetine bu kez kocaman harflerle "En Güçlü İtiraz"
yazdı...
Aydın Doğan'ın Ertuğrul Özkök'lü Hürriyet'i algıyı artık bizzat
yönetiyordu ve geriye sadece tek eksik kalmıştı...
O da kandı. Darbe şartları ancak o zaman hazır olabilirdi... Haber
18 Nisan 2007 günü Malatya'dan geldi... Zirve Yayınevi basıldı.
Biri Alman asıllı 4 kişi vahşice katledildi...
Taşlar yerine oturmuştu artık ve birilerinin çözümü belliydi...
Asker gelmeli; gelip, atılım yapan, hayalleri gerçek kılan
iktidarın ömrüne son vermeliydi...
Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşmıştı... Meclis 27 Nisan'da
toplanacaktı... CHP tavrını belli etmişti...