Bundan tam 60 yıl önce bugün Türkiye'de utanç verici bir talan ve kıyım yaşandı. 6-7 Eylül 1955'te derin devlet tarafından tertiplenen olayların detaylı irdelenmesi geride bırakmaya çalıştığımız eski Türkiye rejiminin şifrelerini veriyor aslında. Bu korkunç hadiseeski Türkiye zihniyetinin bu toprakları gayrimüslimlerden tamamen arındırma siyasetinin bir parçası olarak ele alınmalıdır...
***
Şu da unutulmamalıdır ki bundan 10 yıl önce 2005'te 50. yılı
anısına 6-7 Eylül felaketinin fotoğraflarının sergilendiği bir
sanat galerisi faşistlerce basılmıştı ve sergiyi organize edenler
dövülmüştü. O zaman bu faşist çeteler hala askeri vesayet
rejimi tarafından kollandığı için bu şerefsizliği yapanların
ifadesi bile alınamamıştı. Çok şükür 2015 itibariyle bu
kepazeliklerin aşıldığı ve bu meselelerin çok daha özgürce
konuşulduğu bir ortamdayız. Şu an mafyatik iğrençlikle böyle bir
sergi basmaya kalkan soluğu kodeste alır. Olması gereken de
budur...
6-7 Eylül 1955 felaketi tekil bir olay olarak görülemez. 1915'te
Ermenilerin zorunlu olarak göç ettirilmesi ve ciddi bir kısmının da
katledilmesi, 1924'te başlayan mübadele süreci, 1930'lardaki
gayrimüslimleri yıldırma amaçlı kanunlar ve uygulamalar, 1942
varlık vergisi denen ırkçı kanunla gayrimüslimlerin servetinin
talan edilmesi, ardından 1955'te 6-7 Eylül olayları ve özellikle
Rum yurttaşları ülkeyi terk etmek zorunda bırakan 1963 kararnamesi
gibi hadiseler "arındırma ve temizleme" siyasetinin bir bütün
oluşturan parçalarıdır.