Dün Selin Sayek Böke örneğinden hareketle Türk akademisyenlerinin çoğunluğunun genel bir özelliği olan sert gerçekler karşısında saftirik oluşlarına değindim...
***Elbette istisnalar vardır ama akademisyenlerimizin hem de nitelikli olanların bile çoğunluğu gerçek hayat karşısında saftirik bu ülkede...
***Akademinin tecrit edilmiş duvarları dışına çıkıp gerçek rekabetin yani kurtların, çakalların ve tilkilerin olduğu siyaset ve ticaret hatta medya arenasında bile çok kötü çuvallıyor birçok akademisyenimiz. En kaliteli olanları bile aynı akıbeti yaşayabiliyor...
***Çünkü ticari ve siyasi hayatta başarılı olmak, hele lider olmak için o kişide kurt zekâsının üst seviyede olması gerekiyor...
***Böyle bir kurt zekâsına sahip olmayan kişi hele de ticarette ve siyasette liderliğe soyunursa kendini helak edip harcatmaktan başka bir işe yaramıyor. Bunun AK Parti içinde örnekleri de maalesef oldu...
***Peki niye akademisyenlerimizin çoğunluğu böylesine saf?
Mesela bu ülkede hayatında bir tane kitap okumamış kimi
işadamlarını tanıdım ben.
Hayatlarında bir tane bile kitap okumadıklarını da açık açık
söylemekten çekinmiyorlardı...
Bu durumdan gurur duymuyorlardı ama yüksündükleri ya da utandıkları da pek yoktu. Öte yandan oğullarını ve kızlarını ise en iyi okullara göndermekle övünüyorlardı..