İki gün önce Milliyet'in manşetinde hayret ederek okudum. Dün de bizim gazetede Engin Ardıç makaraya alarak çok güzel yazmış. Koskoca profesörler -hem de son örnek ceza hukuku profesörü üstelik- ikinci sınıf dolandırıcı olan çakalların uyduruk tezgâhlarına nasıl geliyor? Bu bayat numaraları okuması yazması olmayan vatandaşlarımız yemiyor ama profesörler afiyetle yiyor. Zekâlarını tatile mi göndermiş bu profesörlerimiz?
***
Oysa toplumun en rafine edilmiş zekâya, teşhis yeteneğine ve
birikime sahip olması gereken insanları akademisyenlerdir.
Sonra da ekranlarda bu numaraları yiyen aynı akılsız profesörler
topluma akıl öğretmeye kalkıyor. Elbette bu kategorinin dışında
kalan kalifiye ve rafine akademisyenlerimiz var ama Türkiye'nin
akademi camiasının çoğunluğunun halinin maalesef tam tersi olduğunu
dürüstçe ortaya koymalıyız.