Dün 1915'e dair kişisel hikâyemi anlatmaya başlamıştım. O dönem çok okuduğum Justin McCarthy, Türk Tezi denen tezi dışarıdan destekleyenlerin başında gelen, sık sık ülkemize gelip orada burada konuşan biriydi. Dönemin Türk devleti tarafından propaganda için tutulmuş bir adamdı.
***
Justin McCarthy tehcir neticesinde oluşan inanılmaz sayıdaki kıyımı inkâr etmiyor ama "Bu tehcir yaşanmasaydı, Doğu Anadolu bölgesi Türkiye sınırları içinde kalamazdı, dolayısıyla yapılanlar haklıydı" noktasına sözü getiriyordu. McCarthy'nin bu sözü bir anda birçok insanı tatmin edebiliyordu. "Hee öyleyse o yapılanlar doğruymuş canım" diyebiliyordu etrafımdakilerin çoğu. İşte bu noktada benim zihnim gerçek bir U dönüşü yaşadı...
1915'teki kıyımı inkâr etmek, inanmak istememek rahmetli Hrant Dink'in dediği gibi bir yönüyle soylu bir duruştur. Hâlâ da biz Türkler'in çoğu bu pozisyonda. Ama ikinci vicdansız teze doğru kayan da çok insan var artık ülkemizde. Bu ise hakikaten berbat bir durum. Bu gerçekten utanç verici bir şey. O noktadan sonra artık katletmeyi, cinayet işlemeyi meşru gösteren alçak ve ahlaksız bir zihniyet yapısı çıkıyor karşımıza.