Geçenlerde köşemde tüm okurlarıma şu soruyu sormuştum...
Bir ülke düşünün yüzde 50 oy alan bir iktidar partisi var ve o
ülkenin subayları arasında bu partiye sempati yüzde 1 bile değil.
Üstelik o ülkenin ordusunda güçlü bir vesayetçilik, darbecilik ve
cuntacılık geleneği var. O ülkede bahsi geçen partiye toplumsal
destek zayıflarsa, siyasi istikrar bozulursa ve yürütme organı
güçsüz düşerse ne olur?
Verdiğim yüzde 1 rakamını abartılı bulanlar vardı. Oysa dün Verda Özer Hürriyet gazetesinde ortaya koydu ki benim söylediğim yüzde 1 rakamı tamamen bilimsel bir rakamdır. Verda Özer mükemmel yazısında ordunun siyasal fotoğrafını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor...
***...AK Parti'nin neredeyse 15 yıldır iktidarda oluşu bile bu durumu değiştirmedi. Halkın neredeyse yüzde 50'sinin oyunu alan bir partiyle askerin arasında, hâlâ ciddi bir uçurum var. Metin Gürcan eski bir asker ve Sabancı Üniversitesi'ne bağlı İstanbul Politikalar Merkezi'nde (IPC) araştırmacı. Doktorasını da "TSK'nın kurumsal dönüşümü" üzerine yapmış. Gürcan, doktora tezi sırasında ordu içinde geniş çaplı bir anket yapmış. Öncelikle şöyle genel bir eğilim olduğunu söylüyor: Atatürkçülük, subayların yüzde 85'inin temel değeri, yaşam felsefesi. Ancak alt rütbeler (yani yüzbaşı ve altı) daha kariyerist, yani kendi kariyerlerine dönükler. Rütbe yükseldikçe (binbaşı ve üstü) askerlerin siyasi görüşü ve değerleri daha öne çıkıyor. Dolayısıyla üst rütbelerde laiklik hassasiyeti çok daha yüksek.
***Gürcan, ordunun yüzde 85'inin "ultralaik" olduğunu söylüyor. Bu tanımı dolduran ise "dindarlık" anlayışı. Bunu da anketinde 4 kriter üzerinden sorgulamış: Oruç tutma, ahiret inancı, faiz algısı ve din-bilim ilişkisi. Bu yüzde 85'lik kesim, dinin kamuda görünür olmasına özellikle karşı. (Yani başörtüsünün kamu sektöründe özgür olmasına kesinlikle karşılar. Başörtülü kadınlar devlette çalışmamalı ve başörtüsü yeniden yasaklanmalı diye inanıyorlar).
***