Avni Özgürel'in Deniz Baykal ile yaptığı söyleşi medya gündemine oturdu biliyorsunuz. Baykal Özgürel'e son derece gerçekçi siyasi değerlendirmeler yapıyor o söyleşide. Tıpkı Devlet Bahçeli'nin realist analizleri gibi bir bakışı var Baykal'ın Özgürel'e verdiği kayıtlı demeçte...
***
Aslında hem Baykal hem Bahçeli parlamentarizmden yanalar ama şu
anki fiili durumun parlamenter sistem olmayıp bir sistemsizlik
rejimi olduğunu da biliyorlar.
Dolayısıyla Türkiye'nin bir yol ayrımına geldiğinin farkındalar.
Türkiye bu şekilde yol yürüyemez. Fakat sonra gelen baskılar
üzerine Baykal ses kaydı da olan söyleşiyi inkar eder gibi oldu ama
sonuçta gerçek demeci ortada...
***
Bakın Türkiye olarak gördük ki Erdoğan-Davutoğlu döneminde bile bu
sistemsizlik modelinde siyasi kriz gerçeği tekrarlandı ve şu anki
saçma rejim yürümedi. Erdoğan-Davutoğlu ikilisinde bile böyle
olduysa iki ayrı partiden iki refik değil iki hasım siyasal aktör o
makamlarda olursa Türkiye mahvolur...
***
İşte bu sebeplerden dolayı Türkiye'nin kriz üreten parlamenter
rejimden dar bölge iki turlu başkanlık rejimine geçmesi
gerekiyor...
***
Peki başkanlık sisteminin tam tanımı nedir? Başkanın halk
tarafından seçilmesi mi? Türkiye'nin bugünkü parlamenter sistemi
içinde Cumhurbaşkanını halka seçtiriyoruz.
Bu başkanlık sistemi olur mu? Hayır olmaz.
***
Çünkü hükümetin patronu yine Meclis'ten çıkıyor ve Meclis'in
güvenoyuna ihtiyaç duyuyor. O halde başkanın halk tarafından
seçilmesi, başkanlık sisteminin gerekli unsuru fakat tek başına
ayırt eden karakteristiği değildir...
***
Tarih boyunca, devlet kuvvetleri (yasama, yürütme, yargı) içinde,
yargı kuvvetinin diğer kuvvetlerden büyük ölçüde ayrı tutulabildiği
çeşitli sistemler olmuştur. Yasama ve yürütme kuvvetlerinin
birbirinden ayrılması da, Roma İmparatorluğu'nun cumhuriyet
dönemlerinde olduğu gibi zaman zaman denenmiştir...
***