Bu ülkede sık sık güncel kısır polemiklere gömülüyor ve son 10 yılda gerçekleştirilen Erdoğanist devrimin önce Kemalizmi sonra Gülenizmi ne zorluklarla devirebildiğini unutuyoruz...
*** Kemalizm ile kendini meşrulaştıran askeri vesayet rejiminin iç düşman gördüğü en geniş kesim dindar Müslümanlardı... *** Türkiye'nin çoğunluğunu oluşturan Sünni dindarlar Kemalizmin zorla laikleştirme ya da diğer deyimle totaliter yolla sekülerizasyon politikalarına haklı olarak direndi... *** Türkiye'nin İslam meselesi ya da diğer deyimle "Nasıl bir laiklik uygulaması olmalı problemi" buradan doğdu... *** Kemalist askeri vesayet rejiminin en nefret ettiği sembollerden biri başörtüsüydü... *** Başörtülü kızların bırakın liseleri üniversitelerde öğrenci olması bile yasaktı... *** Tüm devlet ve yargı sektöründe hatta avukat olarak adliyelerde bile başörtüsü takmak tamamen yasaktı... *** TSK içinde eğer bir askerin eşi ya da kız kardeşi ya da annesi Kemalistlerin türban dediği tarz başörtüsü takıyorsa o an ordudan kovuluyordu... *** Fetullahçılar her türlü takiye ile ordudaki varlığını sürdürürken gerçek dindar askerlerin TSK'dan kovulduktan sonra mahkemeye gitme hakkı bile yoktu... *** TSK içinde askerlere verilen emirlerde birbirlerini ihbar etmeleri söyleniyordu... *** Eğer bir Türk askeri başka bir meslektaşının gizli gizli namaz kıldığını ya da eşinin askeri karargâh dışında gizlice örtündüğünü görürse hemen bunu fotoğrafla belgeleyip ihbar edecekti... *** Böyle bir şekilde silah arkadaşının "İslami yaşam tarzı"na sahip olduğunu kanıtlayan Türk askeri ödüllendiriliyordu... *** Dindar olduğu "kanıtlanan" o kişi ise anında ordudan atılıyordu ve hatta başka yerde iş bulmasın diye de çaba gösteriliyordu... *** İşte Erdoğanist devrimin tarihe gömdüğü rezil rejim budur. O sebeple bu halk devrimi çok haklı ve meşru bir zemine oturmaktadır...