Türkiye yeni anayasasını istiyor ve tartışıyor... 2016 Türkiye'si hem askeri vesayeti hem de askerin yerine vesayet koltuğuna oturmak isteyen Fethullahçı çete vesayetini aşmış bir Türkiye'dir...
***
Demokratik siyaset üzerindeki vesayet güçlerinin beli kırılmıştır
artık. Eğer bu dönemde de sivil ve özgürlükçü- demokratik 2016
model anayasamızı yapamayacaksak yazık bu ülkeye. Öte yandan bu
yeni anayasa yapım sürecinde Türkiye yoğun olarak başkanlık sistemi
mi yoksa parlamenter sistem mi sorusuna cevap arayacak...
***
Ben tam bir başkanlık sisteminden yani iki turlu dar bölge
başkanlık sistemi modelinden yana olduğumu köşe yazarlığına
başladığım 2008'den beri ifade eden bir yazarım. Bu yazıdan önceki
son 6 yazımda da bu görüşlerimi en yalın lisanla özetledim.
Yarı-Başkanlık ya da diğer bir deyimle partili Cumhurbaşkanlığı
modelini de yaralarımıza geçici pansuman tedavisi olarak görüyorum.
Gerçek tedavi iki turlu dar bölge başkanlık sistemi
modelidir...
***
Bu meseleye dair adı Kritik Kavşak olan ve başkanlık mı parlamenter
sistem mi ikilemine cevap arayan derleme bir kitap Koç Üniversitesi
Yayınları'ndan neşredildi. Bu köşede daha evvel de bahsetmiştim.
Akademisyen Cem Akaş'ın derlediği kitap başkanlık sistemine dair
özellikle Juan Linz- Donald Horowitz polemiğini okumak için çok
faydalı. Başkanlık sistemi hakkında akademik literatürdeki evrensel
tartışmaları Türkiye'ye taşıyan her kitap değerlidir...
***
Fakat kitabın Türkiye kısmını ele alan Türk akademisyenlerin
nerdeyse tamamı duygusal denilecek bir zemine dayanarak başkanlık
sistemine karşı çıkıyor. Bilimsel temele dayalı akademik bir kritik
değil Erdoğan takıntısına dayalı duygusal bir reddiye bu...