Son zamanlarda hükümet muhalefetin iki partisi ile birlikte mini anayasa görüşmeleri yapıyor...
***
Sıklıkla HSYK'nın yapısı ve seçim şekli de bu bağlamda
tartışılıyor.
Oysa bu ülkede şu anda en son tartışılması gereken kurumdur
HSYK...
***
2016'da 7 Ağustos Yenikapı Ruhu denen ve ancak alçak darbe
girişiminden sonra kerhen sağlanır gibi olan birlik ruhunu Yargıda
Birlik Platformu sessiz sedasız 2014'te sağladı ve HSYK'yı kıl payı
da olsa FETÖ'den kurtardı...
***
2014'ten beri de FETÖ ile en etkin mücadeleyi HSYK yapmaktadır. Şu
anki HSYK ortamında da her siyasi görüşten hukukçumuz var.
Çoğulculuk anlamında da örnek bir kurum HSYK...
***
Bu arada "HSYK seçimlerinde gruplaşmalar oluyor" diye haklı
itirazlar var.
Öte yandan bu gruplaşma olgusunun sebebini doğru düzgün açıklayan
yok...
AK Parti'nin 2010 referandumundaki teklifi "bir kişi bir kişiye oy
verebilecek" şeklindeydi.
Böylece herhangi bir grup HSYK'yı esir alamayacaktı...
***
Ancak dönemin AYM'si YARSAV tulum çııkarır diye anayasayı
çiğneyerek teklife müdahale etti. Bu sayede bir kişi herkese oy
verebilir hale geldi...
***
Eski AYM sayesinde 2010'da FETÖ HSYK'yı ele geçirdi. Maalesef bu
suç da AK Parti'nin üstüne yıkıldı. Oysa bu konuda kabahat tamamen
AYM'nindir...
***
Yargının elden gittiğini gören erdemli tüm yargı mensupları 2014
Ekim HSYK seçiminde ideolojilerini bir tarafa bırakarak FETÖ ile
savaştı ve bu mücadeleyi kazandı...
***
Gelelim HSYK'nın yapısı meselesine...
Bilinmelidir ki bundan daha iyi bir seçim sistemi ve daha çoğulcu
bir manzara olamaz...
Adli yargı kendi içinde 7 üye, idari yargı kendi içinden 3 üye,
Yargıtay kendi içinden 3 üye, Danıştay kendi içinden 2 üye, Adalet
Akademisi kendi içinden bir üye seçiyor. 4 üyeyi Cumhurbaşkanı
atıyor.
Bakan doğal üye ama 3 daireden hiçbirinde görev alamıyor. Bir de
Adalet Bakanı'nın müsteşarı var...
***
Yani 22 üyeden 15'ini yargı kendi seçiyor.
Bundan daha iyi bir yapı olamaz.
Muhalefetin önerisi "üyeleri nitelikli çoğunlukla TBMM seçsin"
şeklinde...