Rasim Ozan Kütahyalı Sabah Gazetesi

Kan isteyenler ve çözüm süreci

Geçen hafta 7 Şubat darbe teşebbüsünü anlatmıştım bu köşede. 7 Şubat aynı zamanda çözüm sürecinin henüz filiz iken göçertilmesi amaçlı kana susamış bir operasyondu....

14 Şubat 2016 | 740 okunma

Geçen hafta 7 Şubat darbe teşebbüsünü anlatmıştım bu köşede. 7 Şubat aynı zamanda çözüm sürecinin henüz filiz iken göçertilmesi amaçlı kana susamış bir operasyondu. Çünkü Fethullahçı örgüt o dönemki politikası gereği kan akmasını isteyen hamasi militarist bir pozisyondaydı.
Şimdi ise yine kan isteyen ama PKK terörünü tam destekleyen pozisyonda. Nitekim Fethullahçı savcıların 7 Şubat iddiaları tamamen çözüm sürecine yönelikti. Her adım PKK örgütüne yardım gibi yansıtılıyor, iddiaların gizli tanıklarla desteklenmesi için çaba gösteriliyordu. Oslo'daki görüşmenin ses kayıtları, yabancı bir istihbaratçının getirdiği hard diskin içinde Fethullahçı polislere teslim edildi. Bu diskte Diyarbakır BDP'de yapılan aramada bulunmuş gibi yapıldı...
***

7 Şubat darbe teşebbüsüne vesile olan kasten şişirilmiş dosyadaki iddialar çok ağırdı. Çözüm süreci için atılan her adım PKK terör örgütüne yardım gibi yansıtılıyordu. İmralı'daki görüşmelerin "Kozmik Oda" bilgilerine de ulaşan Fethullahçı savcılar "devlet sırrı" niteliğindeki görüşmeleri de dosyada delil olarak gösteriyordu. Gülen'den gelen strateji ve talimat bu yöndeydi...
***

Fethullahçı savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın hazırladığı dosyada suç tarihi 1984 ile 2012 tarihleri arasını kapsıyordu.
PKK-KCK içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek, isteyerek yardım etme ve soruşturmanın gizliliğini ihlal etme iddiası bulunuyordu. MİT mensupları terör örgütünün kuruluşundan çözüm sürecine kadar geniş bir yelpazede nerdeyse PKK'nın tüm terör eylemlerinden ayrı ayrı suçlanıyordu. PKK terör örgütü ve Türk İstihbarat Teşkilatı'nı aynı yapının parçaları gibi sunacak kadar kafayı üşütmüşlerdi...
***

PKK terör örgütünün tarihinin özetlendiği soruşturma dosyasında, Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla yaptığı görüşme tutanaklarına, görüşme sonrasında avukatlar ile Kandil arasında yaşanan e-mail trafiğine de yer veriliyordu. Kanlı bir sürecin sonlandırılması için yapılan görüşmeler Fethullahçı savcılar tarafından terör örgütüne yardım olarak nitelendirildi. İmralı'daki görüşmelerin ses kayıtları da savcının sürdürdüğü yazışmalar sonrasında dosyaya getirtilmişti. Gizli yürüyen bu süreçte devlet sırrı niteliğindeki belgelere de ulaşılmış, "İmralı'daki kozmik tutanaklar" artık Fethullahçı örgütün eline geçmişti. Dosya açıldıkça taşlar yerli yerine oturuyordu...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye’yi ve Erdoğan’ı hedef alan taarruzlar 21 Kasım 2017 | 9.067 Okunma ABD karşısında TSK ve MİT 20 Kasım 2017 | 1.457 Okunma Türkiye bambaşka bir döneme giriyor 19 Kasım 2017 | 3.065 Okunma Atatürk’ün ölümüne ağlayamayanlar 15 Kasım 2017 | 681 Okunma Atatürkçülük stratejisi mi var? 14 Kasım 2017 | 752 Okunma