Kıbrıs'ın kriz içinde olan ve memurlara bile maaş ödeyemeyen buhran halini dünkü yazıda biraz anlatmaya çalıştım. Yavru vatanımızdaki gelişmeleri Türkiye'nin yazarları olarak daha da dikkatli takip etmemiz gerekiyor. Türkiye medyası Kıbrıs meselesini büyük ölçüde unutmuş durumdadır. Öte yandan geçenlerde Kıbrıslı Türk gazeteci Reşat Akar'ın kaleme aldığı bir yazı bir Kıbrıslı olarak mükemmel bir özeleştiriydi. Kıbrıs'ın en etkili yayın organlarından Diyalog gazetesi ve Diyalog TV'nin başında olan Akar bizzat tanıdığım gerçekten akıllı bir adamdır. Aslında bu yazıda yaşanan krizin de özü var. Bakın Kıbrıslı aydın Akar, Kıbrıs Türk halkına Türkiye bağlamında nasıl sesleniyor: *** Türkiye; 1950'li yıllardan beri Kıbrıslı Türklerin maddi ve manevi açıdan tek destekçisidir. Özellikle 1963'te başlayan Rum saldırıları sonrasında memurlarımızın maaşlarını, yiyecek ve içeceklerimizi Türkiye gönderdi. Şimdiki koşullarda "We are all Cypriot re Mehmedi..." diyen Rum kardeşlerimiz; adayı Yunanistan'la birleştirmek için 3 yaşındaki devleti silah zoruyla yıkıp, insanlarımızı evlerinden ve köylerinden kovarken, yanımızda sadece Türkiye vardı... BM Barış Gücü askerleri 1964'ten itibaren Kıbrıs'ta görev yapıyor. En büyük katliamlar, onların adada bulunduğu sürelerde yapılmadı mı?.. Peki bu katliamlar karşısında önlem alan veya Rumları durduran oldu mu?.. Kesinlikle olmadı. Türkiye 1974'e kadar sabretti ve 15 Temmuz'da Cunta Darbesi, müdahaleyi zorunlu hale getirdi.