RTÜK denen kurum ve RTÜK'ün bürokrasisine yerleşmiş paralel unsurlar Türkiye'ye çok şey kaybettiriyor. RTÜK'te AK Parti hakimiyeti olduğu zamanlarda da böyleydi bu durum. Üyelerden özgürlükçü ve rasyonel insanlar olsa bile altlarında yerleşmiş FETÖ bürokratik unsurları yine örgütsel amaçlarla bildiğini okumaya devam ediyordu. 7 Haziran sonrası oluşan RTÜK'te ise üç parti üyelerinin yasakçı zihniyeti onaylamasıyla iş iyice çığırından çıkmış hale geldi. RTÜK bir demokrasiye yakışmayan ekran jandarması kimliğine büründü. RTÜK özellikle ve özellikle de AHaber'in üzerine korkunç baskılarla gidiyor...
***
AHaber'e yönelik yapılan kıyım noktasında YSK-RTÜK işbirliği söz
konusu. YSK, her seçim döneminde televizyonlar için ayrı bir
izleme-denetleme prosedürü uyguluyor ve bu konuda da RTÜK'ü
yayınlardan sorumlu kuruluş olarak görevlendiriyor. RTÜK'ün YSK'nın
her seçim döneminde yayınladığı ilkeler doğrultusunda, TV yayınları
hakkında oluşturduğu raporlar, YSK tarafından karara
bağlanıyor.
Ne var ki bu sistemde, özel sermaye ile yönetilen, kendi bütçesi
olan yayın kuruluşlarının tamamı TRT Kanunu standartlarında
değerlendiriliyor. Başka bir ifadeyle özel kanallara TRT
standartlarını baz alan tek bir yayın politikası dayatılıyor. Bu
anlayışın dışında yayın yapan kanallara da ceza yağdırılıyor. Yeni
Türkiye'nin öncü haber kanalı AHaber ise özellikle hedef
seçiliyor...