Rasim Ozan Kütahyalı Sabah Gazetesi

Silahları gömmek ve geçmişten dersler

Türkiye Cumhuriyeti Devleti de her devlet gibi terör örgütleriyle mücadele etmek durumundadır. PKK terör örgütü de son 40 yıla damga vuran bir realitedir. Öcalan ise PKK'nın tüm örgütsel yapısının...

15 Şubat 2016 | 292 okunma

Türkiye Cumhuriyeti Devleti de her devlet gibi terör örgütleriyle mücadele etmek durumundadır. PKK terör örgütü de son 40 yıla damga vuran bir realitedir. Öcalan ise PKK'nın tüm örgütsel yapısının toplamı kadar hatta belki bu yapının tümünden de büyük bir realitedir. Türkiye PKK terör örgütünü çok geriletti son dönemde. Elbette bir gün yeniden bir çözüm süreci başlayacak ve PKK silahlarını tamamen toprağa gömecek. Geçmişte yapılan Oslo görüşmeleri doğru politikaydı. Fakat o sürecin problemlerinden de ders alınmalı. 13 Ocak 2012'de -BDP Diyarbakır Teşkilatı'ndaki aramada ele geçirilen bir hard disk- görüntüsündeki kumpas geçmişten ders alınması bağlamında çok önemlidir...
Bu kumpas neticesinde dün de yazdığım gibi Hakan Fidan ve MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'in PKK'nın Avrupa'daki bazı yöneticileri ile yaptığı görüşmelere yer veriliyordu. Aslında olayın gerçek yüzü farklıydı. BDP Başkanlığı'na düzenlenen operasyondan kısa bir süre önce Türkiye'ye yabancı bir istihbarat servisinin elemanı giriş yapmıştı. Takipte olduğundan habersiz olan ajanın, FETÖ mensubu istihbaratçı polislerle gizlice buluştuğu ve yurtdışından getirdiği "hard diski" teslim ettiği belirlendi. Teslimat sonrası, Fethullahçı polislerin düzenleyeceği operasyona da malzeme oluşturulmuştu. Hard diskin içeriği operasyondan önce basına sızdırıldı. Ancak, bu dijital kayıt Diyarbakır BDP İl Başkanlığı'nda yapılan baskında kasada bulunmuş olarak sunuldu. "Oslo Görüşmeleri" bu şekilde Fethullahçılar tarafından sekteye uğratıldı. Ne gariptir ki o dönem militarist şahin politikalar isteyen FETÖ bugün ise PKK terörünü aynı şahinlikle destekliyor...
Oslo görüşmelerindeki bu gelişmenin ardından çözüm süreci İmralı üzerinden devam ettirildi. Fethullahçılar ise çözüm sürecine saldırılarına devam ediyordu. Fethullahçı savcılar, MİT hakkında açılan tüm dosyaları bir araya topladı. 7 Şubat soruşturması, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 20 ihbarcının dilekçesi üzerine açılan soruşturmayla birleştirildi. Birbirleriyle bağlantısı olmayan dosyaları aynı merkezde bir araya getiren savcılık, tek hamleyle büyük bir operasyon gerçekleştirmeyi hedeflemişti...
Bir yandan Çözüm Süreci'nin başlaması diğer yandan "MİT'in dış istihbarat ağının" güçlendirilmesi, stratejik birimler kurulması, nitelikli eleman takviyesi, MİT'in bölgedeki ağırlığının artması, küresel establishment güçlerinin dikkatinden kaçmadı. Eşzamanlı olarak dış basında MİT'i hedef alan yayınların başlaması, bu haber ve yorumlara Hakan Fidan'ı karalama kampanyalarının eklenmesi ise Ankara için artık sürpriz değildi...
Böcek olayının ardından 28 Aralık 2011'de, Türkiye dramatik bir olayla sarsıldı. Uludere'de, Irak'ın Kürdistan bölgesine kaçağa giden bir grup vatandaş, terörist değerlendirmesi ile savaş uçaklarınca bombalandı. 35 vatandaşımız yaşamını yitirdi. Uludere katliamı gerçek bir kumpastı. Ve bu olaydan sonra Fethullahçılar tarafından "Yanlış istihbarat MİT'ten" tartışması başlatıldı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye’yi ve Erdoğan’ı hedef alan taarruzlar 21 Kasım 2017 | 9.067 Okunma ABD karşısında TSK ve MİT 20 Kasım 2017 | 1.457 Okunma Türkiye bambaşka bir döneme giriyor 19 Kasım 2017 | 3.065 Okunma Atatürk’ün ölümüne ağlayamayanlar 15 Kasım 2017 | 681 Okunma Atatürkçülük stratejisi mi var? 14 Kasım 2017 | 754 Okunma