Vefatının ikinci yılında andığımız Süleyman Demirel'in öldüğü
gün olan 17 Haziran 2015'ten itibaren Babıali döneminden kalma eski
kuşak Türk gazetecileri tarafından yazılanları ve söylenenleri
dikkatle takip etmiştim.
Babıali medya geleneğinin hilekâr ve ikiyüzlü doğası karşısında
tiksinmiştim. Gerçi şimdi de değişen bir şey yok. Cumartesi gecesi
gittiğim Tarabya'daki basın daveti ortamında da bunu gördüm.
Hep riyakârlık ve her zaman sahtekârlık Türk medyasında hem dünün
hem bugünün özetidir...
Babıali gerçekten Necip Fazıl'ın dediği gibi lağımların
kalemlerden aktığı iğrenç bir ortamdır. Hayattayken Süleyman
Demirel'in Adnan Menderes ile aynı akıbeti yaşaması için azami
gayret göstermiş Babıali kaşalotları şimdi Demirelci oldular da
Demirel'i Recep Tayyip Erdoğan'a örnek gösteriyorlar.
Aynısını Özal üzerinden de çok yaptılar oysa Özal'ın darbeyle
devrilmesi için de ellerinden geleni ardına koymamıştı aynı Babıali
kaşalotları...
Her zaman Demirel'e gönülden bağlı olmuş Yavuz Donat çok daha
fazlasını hatırlıyordur ama benim sadece medya tarihini okuyarak
gördüğüm Demirel'e yapılan şerefsizlik örnekleri bile Babıali'nin
ne rezil bir ortam olduğunu kanıtlar vaziyette...
Rahmetli Süleyman Demirel iki defa askeri darbeyle devrilirken bu
alçak darbelerin zeminini hazırlayan Türk basınıdır.