10 Ağustos 2014 seçimleriyle oluşan fiili durumdan hareketle
Türkiye'nin kriz üreten parlamenter rejimden dar bölge iki turlu
başkanlık rejimine geçmesi gerektiğini savunuyorum. Peki bu
savunduğum başkanlık sisteminin tanımı nedir? Başkanın, halk
tarafından seçilmesi mi? Türkiye'nin bugünkü parlamenter sistemi
içinde Cumhurbaşkanı'nı halka seçtiriyoruz. Bu başkanlık sistemi
olur mu? Hayır, çünkü hükümetin patronu yine Meclis'ten çıkıyor ve
Meclis'in güvenoyuna ihtiyaç duyuyor. O halde başkanın halk
tarafından seçilmesi, başkanlık sisteminin gerekli bir unsuru fakat
tek başına yetirli değildir.
Tarih boyunca, devlet kuvvetleri (yasama, yürütme, yargı) içinde,
yargının diğer kuvvetlerden büyük ölçüde ayrı tutulabildiği çeşitli
sistemler olmuştur. Yasama ve yürütmenin birbirinden ayrılması da,
Roma İmparatorluğu'nun cumhuriyet dönemlerinde olduğu gibi zaman
zaman denenmiştir. Amerikan Başkanlık Sistemi'nin başardığı
yeni şey; tarihi deneylerin hepsinin incelenmesinden çıkan
derslerle, devlet kuvvetlerinin birbirinden ayrıldığı ama onların
herhangi birinde diktatoryal bir kuvvet birikmesini önleyecek
denetleme ve dengeleme mekanizmalarının yaratıldığı bir siyasi
sistem kurmasıdır. Başkanlık sistemini, diğer bütün siyasi
sistemlerden ayırt eden karakteristik işte budur: Kuvvetler
ayrılığı ilkesinin hayata geçirilmesi. Bu genel karakteristik,
pratikte dört vasıtayla hayat bulur: