Bir süredir Nagehan Alçı ile Abdülkadir Selvi arasında yürüyen bir TSK-MİT ve askeri darbe tartışması var bilindiği gibi...
***Geçenlerde Güneri Civaoğlu da bu iki köşe yazarına atıf yaparak darbelerin istihbaratı meselesini yazdı. Yeni Şafak'tan Faruk Aksoy da aynı mevzuyu irdeledi...
***Fakat bu kritik konuda ordunun içindeki darbecilik ve cuntacılık tehlikesinin sadece Gülenistlerden kaynaklandığı gibi yanlış bir algı da oluşmamalı.
Bu çok eksik ve aldatıcı bir analiz olur...
11 Eylül 1980 akşamı Başbakan Süleyman Demirel'e telefon açıp "Efendim yarın darbeyi yapacaklar. Artık bu işin kaçarı yok" diyen ve Demirel'den "Vallahi Ankara'da yaprak kımıldamıyor Güneri. Hiç sanmıyorum" cevabını alan Civaoğlu askeri darbecilik ve cuntacılık geleneğinin Gülenistlerle başlamadığını çok iyi bilen bir gazetecidir...
***2017 yılı itibariyle mevcut ordumuzla ilgili bilmemiz gereken temel hakikat şu an üç parçalı bir TSK yapısı olduğu gerçeğidir...
***Özellikle alt rütbeli subaylarda ve astsubaylar arasında kümelenen Gülenistler ya da Gülenist kökenliler birinci gruptur...
***Ordu içindeki Anti- Gülenistler ise ikiye ayrılıyor. Bu grupların ikisi de kendini öncelikle Atatürkçü diye adlandırıyor ama birbirlerini farklı tanımlıyorlar...
***Dışarıdan objektif bir bakışla değerlendirildiğinde bu iki askeri grup ülkücüler ve solcular olarak tasnif edilebilir...
***Ülkücüler tarafından solcu olduğu iddia edilen subaylar ise bu "solculuk" iddiasını asla kabul etmiyor ve "Biz sadece Atatürkçüyüz onlar Türkeşçi" diyorlar...
***