Geride bıraktığımız parlamenter sistemin ve özellikle parlamentarizmin zorunlu bir sonucu olan koalisyon hükümetlerinin bize bıraktığı enkaz bellidir: Hantal devlet, bütçe açıkları, kronik enflasyon ve ekonomik krizler...
***
İş dünyası yani bu ülkeyi zenginleştirecek olan girişimciler eski
sistemde bürokratik oligarşi içinde kayboluyordu...
***
Eski sistemde yukarıda karar verilen bir konu bürokraside
tıkanıyordu ve müteşebbisler de tüm üretim motivasyonlarını
kaybediyordu...
***
Eski sistemde kimin ne kadar yetkisinin olduğu karışık bir
mevzuydu. Aralarında hiyerarşik bir ilişki olmayan uygulayıcı
birimler ve bakanlıklar arası koordinasyonda büyük sorunlar
yaşanıyordu...
***
Ekonomi yönetiminde zaman zaman yaşanan bu çok başlılık acil
önlemlerin alınmasında gecikmelere neden oluyordu...
***
Klasik bürokratik çatışmalar ve dirençler bu ülkenin müteşebbis
insanlarını çok yoruyordu. Bu da iş dünyasının yatırımlarına ve
yaratacağı istihdama yansıyordu. Çoğu zaman da sermaye dışarı
kaçıyordu...
***
Halbuki adına ne derseniz deyin, iyi işleyen bir başkanlık
sisteminde ekonomi politikaları belirlenirken danışman grubu ve
komisyonlarda ciddi müzakereler yapılabilir. Oluşturulacak bir
beyin takımı oradan çıkan sonuçları başkana anlatabilir ve sorunlar
hızlı çözülür...
***
Türkiye'nin uzun vadeli ekonomik performansı 1980'den önceki 100
yıl boyunca ortalamaya yakın. Türkiye diğer ülkelerle
kıyaslandığında kötü bir ekonomik büyüme performansı sergilemese de
20'nci yüzyılın ekonomik mucizelerini üreten ülkelere de
yetişemedi...
***
Son yarım yüzyılda iktisadi mucize yaratan ülkelerde kişi başı
gelirde artış hızı yüzde 5'in üzerinde kalırken, Türkiye'de son 200
yılın hiçbir döneminde artış hızı yüzde 5'i yakalayamadı...