Şeyh Sadi Şirazî’den bir hikâye (atlayarak ve kısaltarak):
Bağdat kadısı bir gece ibadet etmek üzere evinden çıkıp bahçesinde ibadet etmek üzere yola çıkmışken önünü bir harami keser ve onu elbisesine varıncaya kadar soyar. Kadı perişan vaziyette evine döner. Sabahleyin harami kadının elbisesini giymiş atına da binmiş olarak kadının evini basar. Elinde de bir kitap tutmaktadır. Hizmetkârlar mani olmaya çalışırlarsa da başa çıkamazlar, harami kadının huzuruna çıkar. Bu kitapta halledemediğim bir Hadis’e rastladım, onu sormaya geldim der.
Harami hikmetli sorularıyla kadıyı kendine hayran bırakır. Bunun üzerine Kadı haramiyi karşısına alır ve:
-Ey kâmil adam! Sen her bakımdan yüksek bir zatsın. Kötü hareketler sana uygun değildir. Hemen tövbe et, yanlıştan dön. Kimim kimsem yok diyorsun. Benim bir kızım var. Kızımı sana nikâhlamak istesem, malımın yarısını da size vereyim, afiyetle namus üzre yaşayın desem, ne dersin?
-’Baş üstüne’ derim.
Harami kalkıp Kadı’nın elini öper. Haramilik yapmaya da tövbe eder. Kadı efendi gülümseyerek: