Türkiye 180 yıldır (Tanzimat’tan bu yana) birileri tarafından içi boş sloganların ardından sürüklendi.
Neydi Tanzimat’ın iddiası: eşitlik!
Buna sonradan bir de hürriyet teranesi eklendi...
Fransız İhtilali’nin kırıntılarından derlenmiş olan bu sloganların içi bir türlü doldurulamadı. Ve onları kendine rehber ittihaz edenler tarafından kurulu düzene karşı bıkıp usanmadan yıllarca istismar edildi. Ta ki, Osmanlı devletinin yıkılmasını gerçekleştiresiye kadar...
Osmanlı devletinin yıkılmasını sonuçlayan bu kavramlar Cumhuriyet döneminde laiklik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik başlıkları altında çoğaltıldı. Ve düzenin ilkeleri haline getirildi.
Bu kavramlar, sınıflı, ayrılıkçı, köleli bir toplum yapısına sahip olan Avrupa kültürünün ürünüydü. Tepeden inmeci yöntemle bu ülkenin kültürüne aktarılmak istendiğinde, yerli kültür açısından salt ideolojik bir anlam taşımanın ötesine gitmedi. Zaten de gidemezdi: toplumsal temelde karşılıkları yoktu.