Hemen şimdi, şu anda yapılabilecek bir işle karşı karşıya kaldığınız durumlar olur. Bir an sonrası yoktur, nasıl ki bir an öncesi de yoktu. Hemen o anda karar vermek zorundasınızdır. Bu, çocukların “al vermem oyunu”ndaki hale benzer. Avucunuzdaki cismi çocuğa uzatır ve “al!” teklifinde bulunursunuz. Çocuk elinizdeki cismi kapacağı anda avucunuzu kapatıp geri çekerek “vermem!” diye seslenirsiniz. Geç kaldığınız an elinizdeki cismi kaptırırsınız. Bu, nihayetinde bir oyundur ve çocuğu oyalamaya yöneliktir. Ne ki, bu basit oyunda bile, çocuğa bir fırsatı kullanma alışkanlığı aşılama hedefi gizlidir. Çocuk elinizdeki cismi kapmakta geciktiği her seferinde, daha bir hırsla saldırır ve elinizdeki cismi kapmanın ancak o verili fırsatta mümkün olabildiğini gide gide anlamaya başlar.
Elimizde her an bir fırsat bulunduruyoruz. Onun bir fırsat olduğunu bilmeden de olsa. Bir sevginin fırsatı, bir sınavın fırsatı, birine sarılıp dostluğumuzu, sevgimizi ona ulaştırmanın fırsatı... Vaktiyle bir kitapçıda rastladığım ve ayaküstü sayfalarını karıştırdığım kitabı her nasılsa satın almamıştım. Bir fıkra kitabıydı. İrlanda fıkraları... Bizim Karadeniz fıkralarının nerdeyse aynı parçalar... Okuduğum fıkraları daha önce bildiğimi düşünüyordum. Ama sonradan onu almadığımıza pişman oldum. Yolum bir daha o kitapçıya düşmeyecekti. Kitapçı Londra’daydı, Foyles Kitabevi...
Adamın biri, sirk müdürüne gelir ve der ki: “Beyefendi, ben kuş taklidi yaparım, sirkinizde bana göre bir iş istiyorum.” Sirk müdürü: “Bizim kuş taklidi yapan adamımız var.” derse de, kuş taklidi yapan adam: “Ama benim gibisini bulamazsınız, ben sahici kuş gibi olurum.” der, ama sirk müdürünü ikna edemez. Bunun üzerine kuş taklidi yapan adam, bir anda kollarını çırpar ve kuş olup açık pencereden uçar gider. Sirk müdürü arkasından “aman, yaman!” diye feryat etse de, sesini bir daha işittiremez.
Sevgimizi, dostluğumuzu şimdi değilse ne zaman ifşa edeceğiz? O fırsat şimdidir ve bir defalıktır.
Marguerite Duras, bir yazısında, yıllar öncesinde rastladığı bir küçük gazete ilanının metnini hatırlıyor. İlân şuymuş: “Geçen pazartesi akşamı, saat yedide, Tronchet Sokağı no: X’de yer alan çiçekçi dükkânının önünden geçerken, kapıdaki adama dönüp bakan kadın, lütfen kendinizi tanıtın.” İşte, geç kalmışlığın ve pişmanlığın harika ve çarpıcı bir örneği. O kadın kuş olup uçmuştur, o adam kuş olup uçmuştur, o fırsat kuş olup uçmuştur, bir daha yakalanmamacasına, ebedî olarak...